Geçtiğimiz haftalarda istifalar ile sarsılan Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi’nde sular durulmuyor. Bu kez de partinin kurucular kurulu üyelerinden ve Genel Displin Kurulu Üyesi Mustafa Tayfun Laik zehir zemberek ifadeler ile dolu bir istifa mektubu ile partiden istifa etti.
Mustafa Tayfun Laik’in Muharrem İnce ve “Yakın çevresini” adeta topa tuttuğu istifa mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“Sayın Muharrem İnce’nin daveti üzerine katılmış olduğum Memleket Partisi’ndeki Kurucular Kurulu ve Genel Disiplin Kurulu üyeliği görevlerim ile Parti üyeliğinden aşağıdaki gerekçeler nedeniyle istifa ettiğimi kamuoyuna saygılarımla arz etmekteyim:
Sayın Muharrem İnce, Memleket Partisi’nin kurulması aşamasında, kurulacak partinin programını, tüzüğünü ve kırmızı çizgilerini benimle paylaşarak kurucu olmamı rica etmiş ve şahsımı davet etmiştir. Kendisinin, Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki mücadelesine ve kurulacak partinin program, tüzük ve kırmızı çizgilerine yönelik duymuş olduğum heyecan nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki görevimden ve parti üyeliğimden istifa ederek Memleket Partisi’nin kuruculuğunu üstlenmiştim.
Ancak, Partimizin kuruluş aşamasından itibaren ortaya çıkan ve şahsımı rahatsız eden birtakım konular derinleşerek bu kararı almama neden olmuştur. CHP kurultaylarında, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetim kadrolarını mutlu azınlık şeklinde şiddetle eleştiren Sayın Muharrem İnce, liyakatsiz ama “iyi ve gurme” dostlarıyla beraber kendi mutlu azınlığını kurmuştur.
Partimizin kurulduğu süreçte, liyakat ve başarı yerine sadakati tercih eden Sayın İnce, kendisine sadakatle bağlı dar bir kadro ile Genel Merkez binalarında mutlu aile tabloları çizerken Partinin anketlerdeki oy oranı ise hızla düşmeye başlamıştır. CHP’de koltuk elde edemediği için Partimize üşüşen, kurucularımızın ve gönüllülerimizin bağışlarıyla Genel Merkez binasında kendilerine lüks odalar döşeyenler, il ve ilçe teşkilatlarını kurarken aynı “lüks” başarıyı gösterememiştir.
Partimizin programına, tüzüğüne ve kırmızı çizgilerine gönülden bağlı kişileri küstüren bu azınlık, kendilerine sadakatle bağlı CHP küskünlerinden kurdukları teşkilatları ile “demokratik kongreler” düzenlerken kendilerinden olmayan teşkilatlara baskı yaparak istifa ettirmişlerdir.
Sayın Muharrem İnce’nin CHP içerisindeki haklı mücadelesine gönül vermiş gönüllüleri küstürmüşler; Partimizin kurucularının her hareketlerini, toplantılarını ve hatta sosyal medya hesaplarını dahi raporlayarak fişleyecek kadar pervasızlaşmışlar ancak boş meydanlarda miting düzenlemekten de vazgeçmemişlerdir.
Partimizin kırmızı çizgileri ile sorunu olanların MYK üyesi ve Parti sözcüsü; Partimize gönülden bağlı olanların ise “Genel Başkan Danışmanı” olduğu bu süreçte, Parti tüzüğümüz ve kırmızı çizgilerimiz defalarca ayaklar altına alınmasına rağmen, Sayın İnce bu kötü gidişata aynı kararlılıkla devam etmiştir.
Nihayet, Parti içerisinde güven ortamını zedeleyen; Kurucular Kurulu, MYK ve Genel Disiplin Kurulu üyelerini baskı altına almaya çalışan ve Kurultay öncesinde gerilimi tırmandıran bazı gelişmeler istifa etmemde etkili olmuştur. Ülkeye demokrasiyi getireceğini vaat eden bir siyasi parti, önce kendi içerisinde hukukun üstünlüğünü, şeffaflığı ve hesap verilebilirliği sağlamalıdır. Kurultay’ın demokratik bir atmosferde gerçekleşmesinin sağlanması için, gerilimi tırmandırarak baskı ortamı yaratan ve disiplin suçu işleyen kurucular hakkında, Parti Tüzüğü’ndeki disiplin süreçlerinin işletilmesine yönelik çağrım, Sayın Muharrem İnce tarafından, CHP’deki demokrasi mücadelesine yakışmayacak bir biçimde engellenmiştir. CHP’de dik ve onurlu duruşu, kurultaylardaki demokrasi mücadelesi için sevdiğim ve kendime örnek aldığım Sayın İnce’nin bu tavrı beni derinden yaralamıştır.
Cumhuriyet tarihimizin en sancılı süreçlerinden geçtiğimiz bu dönemde, eleştirilecek ve mücadele edilecek tek bir zihniyet var iken CHP’yi eleştirmekten ve seçim gecesi yaşananları anlatmaktan öteye gidemeyen Sayın İnce’nin son tavrı, Partimizin programının, tüzüğünün ve kırmızı çizgilerinin artık masaldan ibaret olduğunu ve Memleket Partisi’nin “tabela partisi” haline geldiğini bizlere göstermiştir.
Memleketin geleceği için, evlatları için, kadınları için, işçileri için, köylüleri için, ormanları için ve nihayetinde istikbali için bir proje üretmek yerine; Çetin Emeç’teki lüks odalarında milletvekili olma hülyalarına kapılanların, yüzde bir ile binde bir arasındaki bir oy oranına sahip olarak tarihin karanlık defterlerine gömüleceği kesindir.
Sonuç olarak; muhalefet partisine muhalefet etmekten öteye gitmeyen, CHP’deki başarısından ve mücadelesinden başka söyleyecek bir sözü olmayan, CHP küskünlerinden oluşan mutlu bir azınlık ile gerçeklerden uzak hülyalara dalan bir siyaset anlayışının içerisinde olamayacağım aşikardır.
Tüm bu nedenlerle, Kurucusu ve Genel Disiplin Kurulu üyesi olduğum Memleket Parti’sindeki tüm görevlerimden ve parti üyeliğinden istifa ettiğimi kamuoyuna saygılarımla arz ederim”