Mehmet Ali Erbil dijital içerik platformu GAİN’deki ‘40’ adlı programa konuk oldu. Çocukluğunu, evliliklerini ve hastalığını anlattı, gözyaşlarına hakim olamadı...

14 yaşıma gelince üvey babam beni evde istemedi! Annem de çaresiz kaldı, bize sahip çıkamadı, ezdirdi. Film gibi, üvey annem de abimi dışladı. En acısı, hiç unutamadığım; kirli çamaşırlarımı anneme yıkatmıyordu üvey babam. Komşumuz vardı, deterjan alırdım, o yıkardı.

Konservatuarın yatakhanesinde geceleri ağlardım. Sevemedim annemi. ‘Allahım ben hiçbir zaman karımla ayrılmayacağım, böyle çocuklarım olmayacak’ derdim. Ama olmadı.

“Kimle evlendiysem, severek evlendim. İlk eşime (Muhsine Şehnaz Kamiloğlu) çok aşık oldum. 21 yaşımdaydım. Maddi durumum kötüydü, ailesi beni içgüveysi aldı. Ama karımla değil, ağabeyi ile aynı odada yatıyordum. Bir gece bile birlikte uyumadık. Alyansını bahçeye atar, ağlayarak arardım, öyle inletirdi beni! Dördüncü eşim Sedef Altuntaş’a haksızlık ettim. Genç olduğu için birçok şeyi paylaşamadık. Çok üzüldüm arkasından.

9 ay hastanede kaldım, 6 ayı yoğun bakımdaydım. Kardeşimi (Prof. Dr. Yeşim Erbil) duyuyordum, ‘Kurtulma şansı yok’ diyorlardı. Burnumu bile hemşireler kaşıyordu. Yeşim’e ‘Bitkisel hayata girersem yaşamak istemiyorum, bütün Türkiye beni severken, izlemişken, benim fişimi çek, ne olur’ dedim.

Her gün 3 ameliyat oluyordum; kaburgalarım akciğerime batıyordu, bir gün böbreğimi, başka gün pankreasımı kaybediyordum. Şimdi bu benim için ikinci hayat.

'KIZ ÇOCUK ZENGİNLİK'

İlk kızım (Sezin) benim için çok değerlidir, kız evlat dünyanın en zenginliği bu! Oğlum da (Ali Sadi) var, onu da çok seviyorum ama, kız evlat başka bir şey! 9 ay yoğun bakımdan ayrılmadı!