Rahat bırakılmazsa insanlar, birbirinden rızıklanamazlar sevgili dostum! Yeryüzünde korku ve dehşet salmaya devam ederek ümitsizlik yaratanlar, rızkı kendi ellerinde tutmak isteyen ve Allahlık iddiası taşıyan ruh hastalarından başka kim olabilir ki?

Bilim, fikir ve siyaset adamı gibi göründüklerine aldanma! Para ve makamı bu dünyanın Rabbı yapmışlardır dostum! Aklı ve vicdanı temiz olmayanlar, bunları kimseye kaptırmak istemezler.

Yeryüzünde kendi cennetlerini inşa ederken, cehennemin kimin için yandığını unuturlar. Unutmak ne kelime, nerden peyda olduğu bilinmeyen insanlara da cennetvari şeyler vaadederler... Varlığına mutlak itaat isterler; doğruyu ve güzeli paylaşanlara hasımlık yaparlar; kudret ellerindedir; acımasızca kullanırlar. Başarmak ya da başarmamak; liyakat veya ehliyetli olup olmamak; güvenilir olup olmamak; hür iradeli olmak ya da olmamak pek de mühim bir konu değildir...

Sürekli adam kullanırlar; harcarlar...

Gün gelir dostları karşısında yer alınca satıldıklarını düşünür; bir ihanet çemberi ile kuşatıldığı fikrini sahte kahramanlar kendisine dayatır; nihayet inanmasa da inanmak zorunluluğunu hisseder...
Sevgili dostum!

Sana karşı doğruları çağrıştıran her düşünceye itibar ve hürmet et! Karşı olanları karşına alıp dertleş ve hasbihal et! Hakikate kulak kapama ve sevdası olan gönül eri insanlara sahip çık ve koru! Akıl ve iman her şeydir; hayatın kendisidir. Korkma! Sonra çık de ki, "yeni ve aydınlık bir akılla kendimizi ve sistemi ıslah ediyoruz; yenileniyoruz!

Yaşananlar hayat felsefemizi değiştirmemizi icap ediyor! Milletin dertlerine ve feryadına tercüman oluyoruz! Biz bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını seviyoruz! Bilimin aydınlığıyla ve akıl sahipleriyle yolumuza devam ediyoruz!

Bir aydınlanma hareketi başlatıyoruz! Hep birlikte başaracağız!" de dostum!

Bunları derken, dinden bahsetmeden ve onun arkasına sığınmadan yap ne yapacaksan...Dinden bahsedeceksek bu konu kalbimizde; dilimizde; yaşamımızın her anında; oturuşumuzda kalkışımızda ve duruşumuzda; halledilmiş bil! Yardım mı istiyorsun?

Sen ben yok! işte o zaman biz varız! Yap ve de bakalım; sonuç ne olacak!?

Eyvallah...