İnsan yaşadıkça evriliyor. Kimi gerçekten güzel özel bir şekilde evriliyor. Tecrübeleriyle ballanıyor adeta. Etrafına ışık saçıyor. Anlattıkları yaptıkları örnek olmaya başlıyor.
Çoluğuna çocuğuna model oluyor. Aksi yönde evrilenlerse, yaptıklarını unutup utanmadan edepten ahlaktan bahsediyorlar.
Geçmişteki kirli hayatlarına muşamba çekip kapatmak için şata fatlı sözlerle süslü tavırlarla etrafındakileri kandırdıklarını sanıyorlar. Ancak kandırdıkları kendileri ve menfaat için dostluk kurduklarıdır. Bunu bildikleri halde neden böyle bir saçma tutuma girerler?
Yola çıktıklarını arkadan vuranların tamda yaptıkları budur işte. Dostlarının sırtına basarak bir yerelere gelmişlerdir. Hak yemişlerdir!
Bu yedikleri haltların hesabını elbet bir gün vereceklerini bildiklerinden bir çıkış ararlar.
Çıkmaz sokakta olduklarını bilmeden sudan çıkmış balık gibi karşımızda çırpınıp dururlar.
Başka da bir şey yapamazlar. Etrafınızda böyle tipleri sıkça görürsünüz.
Etiksel (ahlaki) egoizm gibi bir hastalıklı kafadadırlar.
Bireylerin her zaman kendi çıkarlarına uyan şeyi yapmalarının doğru olduğunu savunan doktrinin adıdır bu hastalık! Her zaman onlar için kendi çıkarlarına uyan şeyleri yaparlar. Bunu da doğruymuş gibi kabul edip, karşı tarafa ders vermeye kalkarlar.
Bu türler medyada çokça vardır! Ahmaklık kelimesi az gelir..
Toplumun her kademesinde gözümüze çarparlar..
Sanarlar ki dünya bizim etrafımızda dönüyor.
Haberlobi olarak biz bunlara aldırmadan yolumuza devam edeceğiz.
Amaaaa..
Gerekirse gerçeklerle yüzleştirmesini biliriz!
Kirlilerini önlerine dökeriz!
Garibanın yerine kelepire çöküp, kitabın ortasından konuşmak yok öyle…
Çalışanlarının alın teriyle çatı kurup sonrada hiç birşey olmamış gibi davranmak yok..
Had bileceksiniz.
Kitabın ortasından konuşmuyorsak, edebimizden susuyoruz!
Ha... Edepsizliğinizden de korkacak değiliz..