Bilgeye sormuşlar.
En güç şey nedir?
"Kendini tanımak" demiş.
En kolay şey nedir?
"Başkasına öğüt vermek" demiş.
Mutsuzluğa kolayca katlanmanın çaresi nedir?
"Daha mutsuz kişilerin hallerine bakmaktır" demiş.
Erdemle yaşamanın çaresi nedir?
"Başkalarında görüp ayıpladığımız şeyleri yapmamak" demiş.
Mutlu insan kimdir?
"Sağlığı yerinde, zengin yürekli, bilgili olandır" demiş...
Siz bakmayın bilgenin iyi niyetli olduğuna ve bilgece şeyler söylediğine...Aslında günümüzde her şey, ama her şey yeniden anlam kazanıyor ve yazılıyor; sevgili dostum! Bu devrin kitabını yenilemenin vakti geldi de geçti der gibi!
Liderlerin azgın düşünceleri ve hırsları, artık sınır tanımıyor. Herkes, ülkesinin menfaati adı altında, başkalarına zarar vermeyi gayet doğal karşılıyor. Adına da küresel politikalar gerçeği deniliyor. Her memleket kırmızı çizgiler oluşturmuş; bu çizgilere dokunan yanıyor açıkçası...Bazı liderler, içi boş âfâki ve lafzi meydan okumalar yapıp icraat yapamazken, bazıları da, kırmızı çizgilerine sadık kalmak uğruna savaşa girebiliyor; bir yerleri işgal edebiliyor ya da karşısında olan liderleri iktidardan indirebiliyor.
Dünya var olduğu sürece, savaşların ve bölgesel çatışmaların sona ereceğini ve barışın hakim olacağını düşünen varsa sevgili dostum; yanılıyor. Bir ütopya misali; sadece dillendirilir ve ümit edilir...
Velhasılı kelam sevgili dostum; şu artık kesin olarak bilinmeli ki, her devlet kendi ulusal güvenliğini sağlamak için hazırlıklı olmak ve her an tetikte kalmak zorundadır. Amaç, savaşa hazırlanmak değil elbette; bozguncu ve zalimlere karşı caydırıcı olmaktır. Elbette bunun da maddi bir maliyeti var ve de insan kaynağı tarafı...
Allah, insanları, diğer yaratıkların pek çoğundan üstün kılmış ve en güzel biçimde yaratmış olsa da, adına eşrefi mahlûkat dense de, insanoğlu yeteneklerini geliştirip kullanarak, isterse yukarıların yukarısına çıkabiliyor; isterse aşağıların aşağısına inebiliyor. Sevgili dostum; mesele, yeteneklerin iyi ya da kötü yönde kullanılması; tercih meselesi yani...İyilik ve kötülüğün mücadelesine sahne olan bir dünya işte! Nasıl istersen öyle oluyorsun! İster sıradan bir kişi, ister üst düzey bir kişi..! Hani derler ya, herkes, ölmeden önce yaşarmış; başkalarında ayıpladığı şeyleri...İşin iç yüzünü bilmeyip yargılayanlar, bir gün mutlaka aynı yollardan geçip başkalarının yaşadıklarını yaşarlar...Günlerin, insanların arasında dolaşması yani...!