Güneşin altında yeni bir şey yok sevgili dostum!

Kavganı da yaşarken yapacaksın, insanlığını da... İçinde, insani değerler taşıyan insanların, asırlar öncesinden günümüze taşıdığı ahlakı değerler ve yüksek karakteristik özellikler insanı insan yapıyor. "

"Senin için çarpan bu yüreği sen yakabilir misin ya Rab!" diyen bilge kadından geriye, günümüze ne kaldı ki?

Sevgi temelini temsil eden hiç bir şey...

Korku baskın cıktı sevgili dostum; palazlanarak büyüdü çığ gibi ve günümüze geldi.

Düşündüremedi, insanı ürküttü; ona zulmetti ilkel kafa yapısı ve üstelik adına din böyle istiyor denilerek dayatıldı bu korku ve yasak iklimi...

Düşünemediler, ilahi güce karşı bir duruşun olması gerektiğini; ya bir ödülün peşinden cennete gideceksin ya da cehennemde azap çekip yanacaksın!
Velhasılı kelam sevgili dostum; kul olmanın adam olmaktan, insanlıktan; ilahi güce karşı minnet ve şükran duymaktan geçtiğini unutturdular insanlara...

İhlasla, samimiyetle ve ahlakla yaklaşmak, küçük de olsa bu dünyada güzellik ve iyilik ile barış ve esenlik adına bir çivi çakmak, can yakmamak ve arkanızda kötü bir hatıra bırakmamak, tebessüm etmek ve daha neler var neler insanın yapması gereken...
Ah sevgili dostum ah!

Dinler kitapta durduğu gibi durmadı; art niyetli insanların elinde, iktidarların ve siyasi hesaplaşmaların aparatları olarak kullanıldılar. 
Sonuç olarak her din, emperyal bir iddiayla yola çıksa da, bugün gelinen nokta tam bir belirsizlikten, inançların kendi içinde bölünmüşlüğünden ve dinin alınıp satılabilen bir araca dönüşmesinden ibaret.

Olması gereken nedir diyorsan sevgili dostum:
"Dünya, insanlar gibidir; içinde ne fırtınalar kopar ancak Allah bilir..."