MURAT ZORLUOĞLU’NUN YANINA VİP PLUS A BASIN KADROSU YERLEŞTİRDİLER

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, bu sene de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 6 Şubat tarihinde yapılacak olan hamsi festivaline katılacak.

Bu etkinliğe normalde her zaman Trabzon basını da davet edilirdi. Her ne olduysa 1 senedir yapılan aynı vurdumduymazlık bu program için de yapıldı..

Yani seçme bir kaç isim uçağa bindirildi.

AK Parti’nin her etkinliğini, İçişleri Bakanlığının her bildirisini WhatsApp Trabzon Basın grubunda paylaşan Trabzon Gazeteciler Cemiyeti yönetimi, Kıbrıs turunu paylaşmayı es geçtiler nedense..! Belliki ellerinde bir basın kadrosu var. Büyükşehir’in bu basın kadrosuna da cemiyet yönetimi eyvallah diyor.

Bu kadronun adını biz VİP PLUS A koyduk!

Bu VİP basın grubunu Başkan nereye giderse hemen yanına iliştiriliyor.

Hayırlı olsun.

Bunu yapanlar “Başkan Zorluoğlu’na zarar veriyorlar” tartışmalarına açık kapı bıraktıklarını unutmasınlar!

TRABZON BÜYÜKŞEHİR’İN BASIN GRUBUNDA DİKKATİMİZİ ÇEKEN DETAY!

Devam edelim..
Trabzon Büyükşehir’in basın grubunda şöyle bir şey dikkatimizi çekti..
Mesela bir şey eksik diyor uyarıyorsunuz..
Pat..
Kemal Bektaş yaptı.
Sonra dönüyorsunuz bir süre geçiyor..
Bir sorun yine ortaya çıkıyor.
Ciddi bir sorun!
Normalde bu sorun bir başkanın etrafında ekibinde olmaması lazım ki varsa, yapılıyorsa normalde  o ekibi başkan dağıtır.
Soruyorsunuz yada uyarıyorsunuz düzeltin aman falan..
Pat..
Yine aynı ekipten biri çıkıp..
Kemal Bektaş yaptı..
Yahu şaşıp kalıyoruz!
Kemal Bektaş ile geçmişte Karadeniz Gazetesi'nde birlikte çalıştık. 
İşin garibi Karadeniz Gazetesi'nde böyle bir görevi yoktu ama 4-5 telefon hattı vardı.
Epey de güldürürdü bizi..
Demekki bu koca büyükşehirin basın dairesinde epey rütbelendi!
Onca sorumluluk verildiğinde göre..
Her aksi işin onun tepesine yıkıldığına göre..

TRABZON BÜYÜKŞEHİR’İN VİTRİNİ BÖYLE OLMAZ!

Trabzon dünyaya açılan marka şehir olma yolunda adım adım ilerleyen, içerisinde Gülcemal, Kanuni Bulvarı, Ganita-Beşirli sahil projesi yapılması gibi büyük devasa işlerin eklendiği bir şehir.

Bu şehiri tanıtmak, bu şehirin özelliklerini en sıkı en doğru en profesyonel şekilde ortaya koymak için ciddi bir ekip lazım! Her denilene ‘eyvallah’ her kafasına iş yıkıldığında ‘biri daha semer vursun gelsin’ diye çağrıda bulunanalarla bu olmaz. 

Sokak röportajları yapıyoruz. Soruyoruz Başkan Murat Zorluoğlu’nun alt yapıya girmesi, tamamlaması, ardından bazı projelere bitirilemeyen projelere el atmasını soruyoruz ama nedense halk nabzında bu tam bilinmemiş. Bu durum basın dairesine yada başkanın yanındaki o ekibe yazar. Şu an şehirde Trabzon’da markasını ciddi koruyan hangi kurum var derseniz Trabzonspor..

Sosyal medya paylaşımları bile müthiş ve ilgi çekici..

Bir tane manzara resmi koymakla olmaz!

Başkan Murat Zorluoğlu gibi özellikli lider varken ekibinin bu denli onu içine kapatması çok vahim bir durum…

Hayır Trabzon’a da bu durum zarar veriyor!

BAŞKAN HAYIRDIR SENİN İÇİN HER ŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK MI?

Trabzon medyasında meslektaşlarımız işsiz kalıyor. En son Kuzey Ekspres ikinci yaprak dökümü yaptı. Daha önce Hasan Kurt’tan devralınan gazeteye bir çok isim söz verilerek alındı, sözler tutulmadan dışarı atıldılar. İlk yaprak dökümünü yapmıştı bir süre önce.. Meslektaşlarının işsiz kalışına kimse sesini çıkarmadı! Şimdide aynı şekilde 4-5 kişi kapının önüne bu kar kışta koyuldu. Bu kadar kolay olmamalı! Her gezi programına yetişmeye çalışan, siyasi iktidarın her türlü etkinliğİnde en ön safta yer alan TGC Başkanı Ersen Küçük’ün bu meslektaşlarımızla alakalı yaşadıklarıyla  ilgili, meslekte pandemiden doğan zorluklarla alakalı nasıl bir uğraş verdiğini neler yaptığını bilsek iyi olacak. Çünkü gördüğümüz kadarıyla böyle bir kaygısı yok!
İşin garibi böyle bir gündemi hiç olmamış!

TRABZON LOBİSİ VAR MI YOK MU?

Erdal Hoş Yenişafak Gazetesi’nde ilginç bir yazıya imza attı. Trabzonspor’un veya Trabzon’un lobisi var mı? 
Bu soruya cevap arayanlara yada lobisi var diyenlere atıfta bulunuyor.
Hatta diyorki, varsa böyle bir lobi, kendisine zarar vermiştir!
İlgimizi çekti..

“Trabzon, Trabzonspor ve şu bitmeyen lobi üzerine..” başlıklı yazısı şu şekilde;

“Yıllar önce İngilizce öğretmeni bir dostumla biz Türklerin yabancı dil öğrenme zorluğu üzerine konuşurken asıl meselenin Türkçe’ye yani ana dile tam hakim olmamak olduğunu anlatmıştı. Sorun yabancı dillerin zorluğu, bize ters gelmesi falan değil kendi dilimizi tam bilmiyor olmamızdı yani. Ben de dahil ne yazık ki ana dilimizi bilmiyoruz. Yanlış kelimeleri seçip çoğu zaman meramımızı da anlatamıyoruz. Dahası bu yanlışta ısrar edip kelimenin çok anlamlı hal alması ile iletişim problemi yaşıyoruz. Sivasspor’un başarılı teknik direktörü kıymetli Rıza Çalımbay’ın dün sosyal medyada dönen açıklamalarını okuyunca ortada bir meramı anlatamama ve yanlış anlaşılma problemi olduğunu düşündüm. Rıza Hoca’nın açıklamasından doğal olarak manşete çekilen kelime 'Trabzonspor lobisi' olmuş. Ortam buna müsait tabi ama açıklamanın tamamını okuyunca kastının o olmadığı aşikar gibi duruyor.

Daha önce bir vesile ile ifade etmeye çalışmıştım. İktidarıyla, muhalefeti ile siyasette, bürokraside, iş dünyasında genelde Karadenizli özelde Trabzonluların ön plana çıktığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ama bu durum yeni değil. Sebebi de lobi falan değil. Sebebi basit. Herhangi bir meselede biri çıkıp “Benimle bu işe girecek kim var?” diye sorduğunda Karadenizliler veya Trabzonlular genetik kodları gereği hiç düşünmeden “Ben varım” diyor. Hatta çoğu zaman meselenin tam olarak ne olduğunu bile sormadan atlıyorlar öne. Sağına soluna bakmadan olurunu olmazını sonunu düşünmeksizin taşın altına ellerini sokuyorlar hepsi bu. Buna dair onlarca yüzlerce örnek sayabiliriz. Tam da bu yazdığımız şekilde öne çıkan, üstelik konu futbol olduğunda sadece Trabzonspor değil birçok camiada öne çıkan Karadenizli tipi ile karşılaşırsınız. Zannedilenin aksine çoğu lobiciliği bilmezler. Çünkü lobi işi bir sükunet ister, ortak akıl ister, duygulardan arınma ister. Bunlar Karadenizli’den en son istemeniz gereken şeylerdir. Gelin buna başka bir kelime bulalım da kimseye haksızlık etmeyelim.

Mesela konu Trabzonspor veya futbol ise doğru kelime “tutku” olmalı. Zaman zaman hayatın normal akışına ters olan bir tutku bu. Nerede ise 40 senedir şampiyonluk sevinci yaşamamış bir camianın hala ilk günlerdeki gibi hatta 70’li yıllara göre takımın peşinden çok daha aşkla koşmasını lobi ile değil, tutku ile açıklamak doğru olur. Üstelik bu tutku çoğu zaman ailelerin en çok da annelerin şikayetçi olduğu bir hal. Hatta bence Trabzonsporluların zaman zaman sordukları “Bize kim beddua etti?” sorusunun cevabı da bu tutku yüzünden annelerin, eşlerin çektikleri çile ile ilgili. Eminim ama ispatlayamam…

Öte yandan lobicilik değil ama bir komitacılık geleneğinin Trabzon ve Karadeniz’de güçlü olduğunu söyleyelim. Ama bu komitacılık da çoğu zaman Trabzonspor’un yararına değil zararına olmuştur. Çünkü lobiciliğin aksine komitacılık bir iç çekişme enstrümanıdır ve Trabzonsporluların aşkla sürdürdükleri bir gelenektir. Mazisi de çok uzundur komitacılığın. Trabzonspor’un iki yıldır yaşadığı süreç tutkunun akıl ve sabırla kontrolü ve yönetimi hikayesidir ve ne kadar süreceğine yine Trabzonsporlular karar verecektir. Umarız uzun sürer vesselam…”