Her ne kadar kadın erkek ayrımı, haklar bakımından ortadan kaldırılmış olsa da, mevcut düzen içinde, bölgeler arasında bazı farklılıklar olsa da, Türk kadınlarının ve kız çocuklarının geleneksel yapı  içinde yaşamak zorunda kaldıkları da bir gerçek! Aile geleneklerinin veya törenin egemen olduğu bir toplumsal yapı içinde büyüyen ve sırf dişi olduğu için erkeğin yanında farklı bir kulvarda yer alan kadınlardan bahsediyoruz sevgili dostum! Son yıllarda sıkça gündemde yer alan kadın cinayetlerinin ve şiddet olaylarının arkasının bir türlü kesilmeyeceği anlaşılıyor. Bir bakıma buma erkek zulmü de diyebilir; ancak genelleyemezsiniz; bütün erkeklerin aynı olduğu tezini kimseye kabul ettiremezsiniz. Sonuç itibariyle vahşi cinayetlere adı karışan erkeklerin sosyolojik, psikolojik analizlerinin yapılması ve toplumsal yapının bu kadar gerildiği bir ortamda insanlık dışı vahşice katliamların yaşanmasının sırlarını ortaya koymak, elbette bu ülkenin öncelikli sorunlarından biri. Kadin veya erkek hiç farketmez; neden birbirlerine karşı şiddet be nefret dili kullanır ya da neden bedensel cezalar birbirlerine uygularlar; neden şiddete maruz kalırlar? Bu soruların cevaplarını en kısa sürede bulup ortaya koymak, Aile Bakanlığının görevleri arasında olduğunu biliyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, geleneksel hukuk ve dinsel hukuk kuralları, kadınları haklar bakımından oteliyor veya erkeğe göre dar bir alana sıkıştırıyor. Bu yaşam  biçimin doğal sonucu olarak, erkeğin zürriyetinin veya neslinin devamı denilen bir inancın halen devam ediyor olması da tartışılması gereken bir konu...Sadece kız çocuğu olan babaların da, sorgulaması gereken ilginç bir ayrıntı...Kiz çocuklarının daha yasakçı bir alanda yetiştirilme biçimlerinin yanında erkek çocukların daha özgür bir alanda hareket etmelerine olanak verilmesi...
Turkiye'de en son can yakıcı örnek ise bir kız çocuğunun vahşice katledilme biçimi! Nasıl olur da  bir insan, hangi ruh halini yaşıyor ki, böyle bir cinayete adı karışır; anlamak gerçekten güç!
Bir an durun ve etrafınıza şöyle bir bakın! Anne ve banalar nasıl çocuklar yetiştiriyor; kız ve erkek çocuklarına bakışları  nasıl? Bir kız  çocuğunun canına kıyan bir caniyi yetiştiren anne ve babanın hiç suçu yok mu?

Nasıl böyle bir insan tipi yetişir?
Ya etrafımızda  gördüğümüz anne babalar...

Annenin kız çocuğuna "kızım sen sus, sen idare et, sen kızsın veya sen ablasın, ne var bunda sen idare et.." ve daha nice ötekileştirici cümleler...

İşte tam da burada, erkek çocuğun zihnine, erkek olmanın üstünlüğü yerleşiyor. Annenin de, erkek evlat sahibi olmasının dayanılmaz ağırlığı olduğunu unutmamak gerekir. Erkek çocuk, anneye sanki ayrı bir saygınlık katıyormuş gibi...

Erkek çocuğunun pipisi ile övünen anneleri de unutmamak şart! Bu konu elbette daha derinlere doğru uzar gider; ancak kız çocuklarının babacı, erkek çocuklarının anneci olduğu iddiası da ayrı bir hissiyat konusu...Babanin kız çocuğuyla olan iletişim biçimi bir tarafa, erkek çocuğuyla olan iletişim biçimi diğer tarafa...
Toplumun kadın kanadının daha bilinçli ve eğitimli olmasının ülkenin geleceğine sağladığı faydayı elbette uzmanlar daha iyi açıklayabilecektir. 
Kadınların evlendikleri zaman özgürlüklerine kavuştuğu,  erkeklerinse evlendiklerinde özgürlüklerini kaybettiği tezinden tutun da, gelecekle ilgili hayaller kuran kadınların veya erkeklerin hayal kırıklığı yaşadığı dönemlerdeki ilişkisi ise tam bir muamma...

Bazen de, "evlilik tamamen şanstır" diyen aklın da, ayrı bir akıl olduğu kesin...
Velhasılı kelam sevgili dostum; sevgisiz, merhametsiz, şefkatsiz, ruhsuz ve ilgisiz olan her şey hayırsızdır. Ekonomik sıkıntıların, aileler üzerindeki yıkıcı etkisini görmezden gelen ve "en az üç çocuk yapın" diyen kafaya sahip yönetim zihniyetinin de felce uğradığı ise diğer bir gerçek...