Çok şükür sevgili dostum; bu ülkede bir felaket veya bela, musibet yaşanmadan bilimden fenden kimsenin konuşacağı ve düşüceceği yok gibi!
Yaşanan heyelânların bilimsel açıklamaları yapılıyor; hem de en yetkili ağızlardan...

Ağaçların kesilip sökülüp yerine çaylık yapılması...Ağaçların dikey kök yapıları, çayın ise hatay kök yapıları. Fazla gübrelemenin, azot atmanın toprağı yumuşattığı, çok su tutar olduğu vs...

Velhasılı kelam sevgili dostum; bizim kanımıza işlemiş iste; olağanüstü olaylar yaşandığında kamu ve özel her ne varsa yardıma koşarız da, olan olmuş bitmiştir.

İlgili bakanlar ve bürokratlar olay yerlerinde incelemeler yapar; bütün imkanlar seferber edilir; devlet halkının yanındadır! Bir daha yaşanmaması temennisiyle yaralar sarılmaya çalışılır; devletin güçlü elleri olayın acılarını hafiflettirir; enkazlar kaldırılır; yeni konutlar vs yapılır; bir zaman sonra hayat normale döner ve her şey unutulur gider!

Aradan yıllar geçer, bu defa başka vadilerde, başka sel be heyelan haberleri gelir; bu böyle devam eder gider...

Kamu aklı öncülük etmez risklere karşı alınacak önlemlere...Sadece sel uyarısı yapılır; tedbirli olunması istenir.

Görev yapılmıştır nasıl olsa! Ülkenin sürekli değişen gündeminin tarihinde bir not olarak kalır sadece...
Zaman gelir geçer sevgili dostum; geçer de bu bizdeki inşaat ve arazi merakı hiç bitmez; her şey, akıldan yoksun yapılır ve "bir şey olmaz" denilip geçiştirilir.

Lâkin doğanın işleyişi unutulmuştur; hatırlatır kendisini her zamanki gibi...