İlkadım Belediye başkanı Demirtaş'tan iddialara cevap

"Hiç bir işçiye baskı uygulamadım, bu bana yapılan en büyük hakarettir"

"Birinci yılımızda özellikle borç ödeme konusunda çok başarılı bir yol izledik"

"Ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneğini kimseye uygulamadım"

"Belediyede kavga iddiaları tamamen ikili ilişkilerle ve eğitim düzeyi düşük insanların ortaya koyduğu şeylerdir"

SAMSUN - Hakkında ortaya atılan iddialara cevap veren İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, "Hiç bir işçiye baskı uygulamadım. Borç ödeme konusunda başarılı yol izledik. Yapacağımız işler hep paraya dayanıyor. Pandemiden kurtulmadan projeye girme şansımız yok" dedi.

İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, bazı siyasi partilerin hakkındaki iddialarına cevap verdi. Demirtaş, "Ben bu belediye başkanlığını kazanırken AK Parti'li seçmenin, MHP'li seçmenin yani Cumhur İttifakı'nın, İYİ Parti, CHP, BBP ve Refah Partisi seçmenlerinin tamamından oy alarak seçildim. Biz kişilik olarak kişilerin siyasi görüşleri dikkate alınarak mobbing uygulamamız bize yapılan en büyük hakarettir. Daha ileri giderek söylüyorum seçim zamanında bize 'terörist' diyen, 'PKK'lı diyen, bunun propagandasını yapan şu an benim belediyemde ekmek yiyen insanlar var. Mobbing yapan bir insan önce bunları temizler. İşini yapan adamlara sahip çıkıyoruz, çıkmak için çaba gösteriyoruz. Biz böyle yapmamıza rağmen neden bunu öne sürüyorlar?" diye konuştu.

"Sokak insanlarının açlık ve soğuktan ölmelerini önlemek için proje yapacağım"

Vaatleriyle ilgili iddialara değinen Başkan Demirtaş, "Seçim zamanı dedim ki bütçeme bakarım imkanlarıma bakarım varsa yaparım yoksa yapmam. Mesele doğru projenin kaynağınız olduğu zaman yerine getirmektir. Mesela benim kafaya koyduğum projelerden bir tanesi, sokak insanlarının açlık ve soğuktan ölmelerini önlemektir. Yapacağım ilk işlerden birisi budur. İnsanlık adına yapacağız bunu. Sahipsiz kimseleri cami kösesinde soğuktan ölmesine rıza göstermememiz gerekiyor. Bunu başaracağız inşallah" şeklinde konuştu.

"Özellikle borç ödeme konusunda çok başarılı bir yol izledik"

Belediyenin aylık taksitlerini 1 milyon TL'nin altına çektiklerini söyleyen Demirtaş, "Ben göreve geldiğimde elimizde 96 tane çek vardı. 25 milyon liralık çek var ödenmesi gereken bunun dışında da 260 milyon lira borç vardı. Bunların biz yapılandırdık. Faiz oranlarının düşmesi bizim işimize yaradı. Aylık taksitleri 1 milyon TL'nin altına çektik. Birinci yılımızda özellikle borç ödeme konusunda çok başarılı bir yol izledik. Tam düze çıkıyoruz derken karşımıza pandemi diye bir şey çıktı. O zaman işler karıştı. Vatandaştan gelmesi gereken gelirler gelmiyor, devletten gelecek gelirler gelmiyor. İşçi memur maaşım net 4 buçuk, 5 milyon civarında. Bizim topladığımız para İller Bankasının beyanı 9 milyon ancak bize bu para gelmiyor. 9 milyon öngörülen rakam ama kesinti yapılmayacak diye Cumhurbaşkanı kararnamesi olmasına rağmen sadece bizden değil tüm belediyelerden kesinti yapılıyor. Benim elime 2 buçuk, 3 milyon geçiyor. Memurun maaşını ödeyecek durumda değilim. Şu an vatandaştan 90 milyon lira alacağımız var. Ödenen rakam 15 milyon civarında. Para olmadan nasıl hizmet üretelim? Yapacağımız işler hep paraya dayanıyor. Pandemiden kurtulmadan projeye girme şansımız yok" açıklamasında bulundu.

Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği konusuna değinen Demirtaş şöyle devam etti:

"Pandemi dönemi süresince çalışan personelin ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneğinde faydalandırmadı, demişler. Bu doğru değildir. Bizde şuan da 145 kadrolu işçi, 210 memur var. 700 küsur işçi var. Belediyemizde çoğunluk işçi durumundadır. İntikamcı sadist ruhta bir adam olsam, hazır devlette 'ücretsiz izin ver iznin parasını ben vereyim' diyor. Asgari ücretim 3'te birini veriyor. Ben öyle bir adam değilim eve ekmek götürememek en büyük ceza olur. Ben bunu hiç uygulamadım. Şu anda ücretsiz izin verdiğim kimse yok, söz konusu değildir. Sadece sağlık sorunu yaşayanlara kısa çalışma ödeneği kapsamında yer alanlara verdik."

"Ciddi bir ödeme tablomuzu yerine getirmiş olduk"

Demirtaş, şöyle konuştu: "Biz şuana kadar hep iyi niyetli olduk. Büyükşehir ilişkilerimi aynı çerçevede götürüyorum. Benden önce zaten Gazi Hizmet Binasının satışının yetkisi verilmişti. İlkadım Hizmet Binası için de verildi. Daha sonra Büyükşehir orayı 'otopark yapacağım' dedi. Oraya 5 yıllık tahsis kararı verdik. Dolayısıyla orayı satacak durumumuz kalmadı. Gazi binasını satışa çıkardık, alıcı olmadı. Diyorlar ki 'yetki verdik, adam satamadı beceremedi' ben napayım o binayı zorla mı satacağım. Bir alıcı olacak. Onu satsaydık elimize 10 milyon, 15 milyon geçecekti. Daha rahat iş yapma kapasitemiz olacaktı. Bunlara rağmen ciddi bir ödeme tablomuzu yerine getirmiş olduk. 6 milyon kredinin ana kaynağı şuydu: Bizden önceki belediyenin çalıştığı temizlik firmasıyla çalışıyoruz. Temizlik firmasının bizden önceki döneme ait hak edişleri düzenlenmiş, bizim muhasebe kayıtlarına intikal etmiş alacağı vardı. Firma yetkilileri bize dedi ki; '6 milyon TL'yi bize tekte öderseniz aylık ödemeniz olan 970 bin TL artı KDV olan fiyatı 770 bin TL'ye indiririz. 200 bin TL aylık aşağıya çekeriz.' Böyle denilince biz bunu meclise getirelim, 6 milyon TL'lik kredi kullanalım. Bizim burada derdimiz belediyenin karlı çıkmasıdır."

"Bunlar normal masa başında oturan, kılını kıptırtmayan kişiler"

Tecrübeli işçilerin çöp kamyonu arkasına sürülmesi iddiasıyla ilgili konuşan Demirtaş, "Bizim sorunumuz temizliktedir. Farklı görev tanımı diye bir şey yoktur. Bunlar işçidir. Farklı görev tanımı nedir? Bunlar kepçe operatörüydü de bunları kamyon arkasına mı vermişim. Öyle bir şey yok. Bunlar normal masa başında oturan, kılını kıptırtmayan kişiler. Çöpleri kim alacak? Dışarıdan zaten adam alma durumu yok. Hem beyefendiler oturacak hem işler düzgün gitmeyecek. Böyle bir şey olamaz. Belediyeye göreve başladığım günden bugüne bir buçuk yıl geçti. Bir tane adam içeri koymadım. Bu mafyalar varsa bunların adamı demek ki. Ben buraya bir tane adam getirmedim. Bu belediye her türlü insanın girip çıktığı bir yer. Kendi arasında ilişkiler bozukluğu olur, kavga gürültü eder. Bunu bize yüklenmesi saçma sapan bir şeydir. Belediyede kavga iddiaları tamamen ikili ilişkilerle ve eğitim düzeyi düşük insanların ortaya koyduğu şeylerdir" ifadelerini kullandı.

Halkın nabzını tutmak

Başkan danışmanı konusuna açıklık getiren Necattin Demirtaş, "Sürekli işçi kadroları var, burada 397 tane tahsis edilmiş. Özel sektörde çalışan CEO'lar dahil, genel müdürler, genel müdür yardımcıları aklınıza gelen tamamı bu işçi kadrosu içinde tanımlanan adamlar. Biz bu işçilerin içerisinden Belediye Meclisimizde oy birliğiyle 5/11/2019'da 77 No'lu bir karar çıkarttık. Dedik ki 'teşkilat yapımız şöyle olmuştur'. Belediye meclisi, başkan, belediye encümeni, özel kalem müdürü, teftiş kurulu müdürü, danışmanlar var bu kararda. Dolayısıyla biz bu işçiler içerisinde bu tarzda değerlendirmek üzere bir danışmanlık statüsü koymuşuz. Danışmanlarla ilgili birde şöyle diyorlar: 'Ya adamın biri çaycı, biri kahveci biri de berber'. Hakikaten güzel eleştirilmesi gereken bir şey gibi geliyor akla. Şimdi berber esnaf, bütün siyasi sohbetler berberlerdedir. Bir diğeri çay ocağı sahibi. Yüksekokul mezunu. Çaycı diyoruz ama garson gibi bir şey algılıyorlar herhalde. Öyle değil. İşletme sahibi. Şu anda bütün siyaset de çay ocaklarında dönüyor. Bir diğer arkadaşımız var. O da gazeteci. Bu şehirde kimse bu işle uğraşmazken o uğraşan birisi. Aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi ilçe başkanlığı yapmış bir arkadaşımız. Bizim buradaki muradımız halkın nabzını tutarak toplumdan aldığımız mesajları uygulama noktasında eksikliklerimizi görmek. Yoksa keyfe keder bir şeyimiz yok" açıklamasını yaptı.

Belediyeye bağışlanan özel araç konusu ve giysi kutularından eşya satılma iddiaları ilgili de açıklamada bulunan Demirtaş şunları söyledi: "Okulumu İstiyorum Derneği'nden bağışlanan araç temcit pilavı gibi her gün önümüze sunuluyor. Benden önce burada görev yapan Erdoğan Tok bey bu derneğin şu anda şehrin değişik noktalarında gördüğünüz kutucuklarını yaptırmış. Buralara atılan malzemelerin onlar vasıtasıyla götürülmüş. Aralarında bir protokol yapmışlar. Bize de geldiler aynı şeyi yapmak üzere. Biz de 'tamam olur' dedik. Benim hatırlayacaksınız 2013 senesinde aldığım makam aracım vardı. Erdoğan Bey sağ olsun belediye başkanı olunca makam aracımızı sattı. Yerine kiralık bir araç almış. Kiralık araç sonuçta seçimden önce gitti. Ben şu anda şirketin aracına biniyorum. Bu dernek bize belediyemize Passat marka bir araç bağışladı. Şunu yapacağım bunu yapacağım diye değil. Araç şu anda belediyemizde öyle duruyor. Biz ne yapıyoruz şimdi? Arkadaşlar bu kutucuklardaki atılan malzemelerin, giysilerden bahsediyorum kullanılabilecek olanlarını yıkıyor ütülüyor ihtiyaç sahibi aileler kendine uygun olanları orada giyiniyor, alıyor gidiyor. İşe yaramayanları da dernek alıyor. İşe yaramıyor diye çöpe atılan malzemeden bu adamlar bir şey yapıyorlar. Milli servet bir işe yarıyorsa ne güzel. Kaybolup gidecekti ya bunlar. Canik Belediyesi, Tekkeköy Belediyesi, Atakum Belediyesi, Ankara Pursaklar Belediyesi şu anda yapıyor. Bu anormal bir şey değil. Siz kullanmadığınız malzemeyi atıyorsunuz. Attığınız zaman bu çöpe gidecek. Bunu topluyor bir işe yarıyor. Yarasın ya milli servet niye yaramasın. Sıkıntı yok. 'Dışarı satıldı falan filan'. Dışarı satsın adam nereye satarsa satsın yanı sonuçta bunlar işe yaramaz diye atılmış bir malzeme. Ne yapacaktı yani bunu. Ben ne yapacağım onu. Çöpe atılacaktı. Denetim komisyon raporlarında olan şeylerle ilgili 'fahiş fiyatlarla mal alındığı' iddia ediliyor. Ben şunu söyleyeyim. Bizim haksız kazanç elde edecek hiçbir Allah'ın kuluna iznimiz yok. Kardeşim dahi olsa yok. Garip olan şu ki belediyede o zaman rapor hazırlanırken denetim komisyonu rapora bunu almadılar bir arkadaşımız kalktı çıktı. Dedi ki işte 'şurada şu oluyor, burada bu oluyor'. Eyvallah biz yine de kulak ardı da etmedik. O zaman raporuna yaz orada o, burada bu oluyorsa. Niye yazmıyorsun. Yazmıyor biri söz olarak söylüyor. Hadi dedik tamam. Gene de olabilir. Biz de bakalım kimse cezasını keselim. Her gün soruyorlar bana 'ne oldu, ne oldu'. Bir tane denetleyecek adam var mı elimizde. Yok. İncelemek teknik bilgi gerektiren bir iş. Bir müfettişlik işi. Bunu yapabilmek için böyle bir adamı buraya monte etmeniz lazım. Edebilmek için kaynağınızın olması lazım. Biz hala debelenip duruyoruz burada. Bizim bilgimiz dahilinde kimse 5 kuruş bu belediyeden asla götüremez. Ihlamur Kafe'nin kayıtlarına bakın. Ben gidiyorum yediğim yemeğin parasını ödeyip çıkıyorum. Börek alıyorsam, böreğin parasını veriyorum. İnceleyen bir adam olsa görür bunu. Bu kadar hassas davranan bir adamım. Dolayısıyla ben bu kadar hassas davranacağım gelecek burada birileri bir şeyler götürecek. Buna göz yumacağım, böyle bir şey asla söz konusu olamaz."