Her devrimin bir ateşi vardır sevgili dostum! Ve de, karşı devrim tehdidi yani eski düzenin devamı ile yeni düzen çatışması...Her devrim kendi gerçeklerini barındırır. Öyle şefkatle ve merhametle olmuyor hiçbir devrim...Dinler tarihinde de böyle malesef...

Musevilikte, İsevilikte ve İslâmda çatışmalar her daim var. Allaha inanmak ve onun çizdiği istikamette gitmenin kuralları belli iken, malesef Allah adına konuşmak için yetersiz o kadar insan tarihin derinliklerinde dinlere büyük zararlar vermişler. Bazı insanlar var ki sevgili dostum; din kültürü yerine din bilgisine ve ahlâk bilgisi yerine ahlâk kültürüne inanıyor...

Türkiye'de  siyasal akıl da din referansı göstererek bu bolluk çağında, Allah'ın kelamını evirip çevirip menfaat için kullanıyor malesef.

Yoksullukla ve sosyal adaletsizlikle terbiye biçimi, modern çağın ahlâksız  siyasetçilerinin bir ürünü aslında...

Henüz hamd, şükür, takva ve muttaki gibi kavramların anlamını öğrenememiş bir millete, sadece korku ekolü pompalanıyor...Sevgisiz hiçbir düzen yürümüyor olmuyor kısacası...

Bugüne dair sorunların temelinde, sanki ülkenin kurucuları varmış gibi davrananlar yanılıyorlar aslında... Atatürk'ü tartışmak veya özel hayatıyla inancıyla eleştirmek  bugüne ne kazandırır ki sevgili dostum!

Amaç Atatürk imajını yıkmaksa o da faydasız aslında...

Bugünün meselelerini çözmekte aciz kalanlar nedense Cumhuriyet'e, Atatürk'e ve İsmet İnönü'ye çatarlar...Bilmezler mi ki her devrin bir kitabı ve ruhu vardır; bugün olduğu gibi, yarın da olacak elbette...!

Bir sonraki neslin bir önceki nesli beğenmemesi, yadırganacak bir durum mudur; yoksa bir değişimin veya insanlığın aldığı daha medeni bir yol mudur?