Günümüzde her şey çok çabuk değişiyor ve eskiyor sevgili dostum! Bazen zamanla, bazen de insanla...

Aslında bir mucize değildir zaman. İnsanı iyileştirmiyor; acısını hafifletmiyor; unutmasını sağlamıyor. Zaman, sadece sisi dağıtıyor; gör diye bir yolu...!

Ehline denk gelmeyen her  şey ziyan oluyor. Eşya da, insan da, doğa da, hayvan da, memleket de, vatan da, devlet de ziyan oluyor; ziyan...!
Ağzımız yanmasın diye, çay bardağına dudak payı koyan biziz; ama, yüreğimizi yakanlara, bir pay mesafe koymayı unuttuk malesef; unuttuk...!

Çoğu kez hayattan korkuyoruz; hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyoruz.  Korkularımızı da beraberimizde götürsek de, yine hayattan bir şeyler bekliyoruz. İnsan, her ne kadar kaçıp uzaklaşmak istese de, içinde bir yerde, yarına dair bir umut daima vardır ve o umut, hayatı yaşanır kılar...

Tuhaf bir canlıyız aslında. Her şeye tutunabiliyoruz. Ama sanırım, insana bir türlü tutunamıyoruz. Perişan bir haldeyiz. Fakat içimizde, kendimizden bile sakladığımız bir ümidimiz de yok değil...

Uçmayı öğrenmeden göç etmeye mecbur kalmış bir kuş gibi kalbimiz sanki! Bir dik duruşun kaç yenilgiyi, kaç gözyaşı, kaç kalp ağrısı ettiğini bilemezsiniz. Çünkü herkesin bir gideni vardır; içinden bir türlü uğurlayamadığı...

Velhasılı kelâm; bazı güzelliklerin ve fedakârlıkların bu dünyada, her zaman karşılığı olmadığını görüyorsun. Mutlu hissediyorsan ne âlâ!

Güzellik adına her ne yaptıysan, affet ve unutabiliyorsan unut gitsin! Sevdiklerine sarıl sevgili dostum; sevdiklerine! Öyle böyle değil, sıkı sıkıya sarıl; çünkü ölüm haber vermiyor...!