İstanbul Ataşehir'deki bir hastanede çekilen video, günlerdir Türkiye’nin gündeminde…

Sağlık personeli tarafından kaydedilen görüntülerde, hastane çalışanının, konuşamayan yaşlı kadın hastayla alay ettiği anlar yer aldı.

Videoda şahsın, "Böbreğini alacağız" diyerek elindeki paraları kadının yüzüne fırlattığı görüldü.

"Bu paralar sağ böbreğinin karşılığı"
Görüntülerde personellerin yaşlı kadını, "2 milyon dolar olarak bırakıyorum. Yarın 4 milyon dolarak alacağım. Al paralar, paralar. Bu paraları sana niye veriyorum, biliyor musun? Çünkü senin sağ böbreğini alacağım. Bu paralar sağ böbreğinin karşılığı. Al hadi ameliyata başlıyoruz. Makası getir? Nermin seni ameliyat ediyorlar." diyerek korkutması da pes dedirtti.

Hastane kapatıldı
Görüntülerin büyük tepki çekmesinin ardından hastane, ilk olarak olaya karışan 2 personelin iş akdine son verdi ve adli süreç başlatıldı.

Kan donduran anlar için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan da tepki geldi.

Bakan Koca, çok geçmeden Ataşehir'deki özel hastanenin faaliyetlerinin durdurulduğunu açıkladı.

hastane-hasta_6276

4’ü tutuklandı
Soruşturma kapsamında 7'si İstanbul'da, biri Samsun'da bulunan 8 şüpheli gözaltına alındı. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Hakim karşısına çıkan 8 şüpheliden 4’ü, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Hastaya eziyet eden şahıs ifadesinde, Alzheimer hastası kadına ilaç içirmek için oyun oynadıklarını söyledi.

hastane-hasta_1749

Videoyu ortaya çıkaran çalışan konuştu
Bugün o videonun ortaya çıkmasını sağlayan eski hastane çalışanı Murat Yıldırım konuştu.

Hastane yönetimine elindeki görüntülerle şantaj yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan ve ifadesinin ardından serbest bırakılan Yıldırım, "İhmaller ve ölümler başladığında onları kendi annemin babamın yerine koydum. Doktorların odasında izleyip kendi içlerinde dalga geçiyorlardı, alay ediyorlardı." dedi.

'Telefon alırız' iddiası
Yaklaşık 3 yıl boyunca hastanede temizlik görevlisi olarak çalışan 30 yaşındaki Yıldırım, o olay sonrası işten ayrılmaya karar verdiğini, CİMER’e hastanede yaşanan olaylar için şikayette bulunup başvuru yaptığını söyledi.

Murat Yıldırım, bu hareketinden sonra konunun üstünün kapatılması için evinin kapısına polislerin gönderildiğini ve kendisine yeni telefon teklifinde bulunulduğunu iddia etti.

"Doktorların odasında izleyip alay ediyorlardı"
Hastanedeki yaşanan olaylardan vicdanen rahatsızlık duyduğunu dile getiren ve orada olanları ispatlamak için video kaydına alması gerektiğini belirten Yıldırım sözlerine şu şekilde devam etti:

"Orada videolar çekilirken, ben hiçbirinde yoktum. Zaten görüntülerde de telefonun masanın üzerinde olduğu anlaşılıyor, hemşirelerin telefonuydu. Doktorların odasında izleyip kendi içlerinde dalga geçiyorlardı, alay ediyorlardı. Ben onların telefonundan bir şekilde onları isteyerek, ‘sizde var bende de olsun’ diyerek kendim çektim. Yaşananları görünce sinirden kendimi öldürmek istiyordum ama kayıt altına almaya devam ettirmem gerektiğini anlayıp dayanıyordum.

"Şantaj iddiaları yalan, varsa ispatlasınlar"
Daha beter olayların yaşanacağını biliyordum. Sonrası zaten facia oldu. Kendi telefonumla çekip kayıt altına aldığım belki 5 tane ölüm vardır. Hepsini tek tek ispatladım. Hastanenin mail hesabına ben öyle bir yazı göndersem, koskoca hastane beni bugüne kadar tutuklattırmaz mıydı? Tamamen kendilerini aklamak için söylüyorlar. Ben hiçbir zaman hiçbir şekilde söylemedim. Öyle bir şey yapsaydım beni bırakmazlardı. Başka birine şantaj yaptığınızda bile bunun cezası var. Ben koskoca hastaneye şantaj yapacağım ve beni bırakacaklar. Yalan kesinlikle yalan. Varsa ispatlayabilirler." dedi.

"Hastalar ihmalden ölüyordu"
Olayla ilgili henüz suç duyurusu yapılmadan önce CİMER’e başvuruda bulunduğunu hatırlatan, "İlk 8 Şubat’ta CİMER’e başvuru yaptım. Onlar 28 Şubat’ta 8 kişi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söylediler. Ben 8 Şubat’ta zaten kendim başvuruda bulundum. Bunların hepsi kayıtlı. Şantaj yapacak insan hiçbir şey yokken 8 Şubat’ta herkesten önce CİMER’den başvuru yapar mı? Ben çok kötü hissediyordum.

Hastalar ihmalden ölüyordu. Hasta yakınlarını aşağıya ben indiriyordum. Onların orada nasıl ağladıklarını, feryatlarını ben görüyordum. Hasta tek başına ölüyordu gören yoktu. Ben orada 3 sene çalıştım bunlar son 1 senede çoğalmaya başladı. Denetleme bakımından hastanenin dengesi bozuldu. Hastaneye bakan 5 doktor vardı. Bu doktorları gönderdiler ve 2 doktor getirdiler. Geri kalan eksiği ise başka hastanelerden gece gelen doktorlarla gideriyorlardı. Yaptıkları hiçbir şey legal değildi." diye konuştu.

"İşe gitmediğim zaman beni aradılar"
DHA'ya konuşan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Nermin hanımı görüyordum. Ben hastaneden ayrıldıktan 3 ay sonra vefat etmiş. Hastanede hiyerarşi vardı. Bize temizlikçi gözüyle bakıyorlardı. Ben olanları gidip söylesem ‘Sen hemşirenin işine karışma’ derlerdi. Hemşire gidip doktorlarla ilgili bir şey söylese ‘Sen doktorun işine karışma’ derlerdi. Bundan sonra kendime dikkat etmem konusunda çok uyaranlar oluyor ama ben haklı olduğumu düşünüyorum. Hiçbir şeyden korkmuyorum. İşe gitmediğim zaman beni aradılar.

"Genel müdür ve avukat vardı"
İnsan kaynaklarından hastaneye çağırdılar, ‘Murat bey gelmediğiniz günler için tutanak tutuluyor, buraya gelip ifadenizi yazar mısınız’ dediler. Ben oraya gittiğimde insan kaynakları genel müdürü, Ankara’dan bu olayı araştırmaları için getirdikleri baş hemşire, Ankara’dan getirdikleri avukat vardı. Hepsi toplantı odasındaydı. Ben onları gördüğümde şaşırdım. Bana, ‘Sen buraya gelmişken seninle konuşmak istedik’ dediler. Konuşmayı kabul ettim.

doktor_2326 (1)

"Sakın bunları kimseye gönderme"
Yönetim konuyu onlara anlatmış ancak onlar bana inanmadıklarını söylediler. Görüntüleri gördükten sonra bana ‘Sakın bunları kimseye gönderme, bunlar siyasi olur, buradan 400 kişi ekmek yiyor’ dediler. Sonrasına bana hastanenin genel müdürü, ‘Bizden ne istiyorsun’ dedi. Ben yoğun bakım servisine kamera takılmasını istedim. Gerekli cezayı almalarını istedim. ‘Bize bunları vermen gerekiyor’ dedi. Görüntüleri vermeyeceğimi belirttim, ‘Konuyu kendi aranızda kapatacağınızı biliyorum’ dedim.

"kendi numarasını bana kaydettirdi"
Sonra kendi numarasını bana kaydettirdi, beni çaldırdı. Ardından Ankara’dan gelen ekip bana yeni telefon teklifi yaptı. Bunları telefonumda bulundurmamın suç olduğunu belirttiler. Ben sonra odadan çıktım. Eve gidip CİMER’den başvuru yaptım. Ardından evime bu görüntüleri benden almaları için polis gönderdiler. Telefonu kaybettim, tekrar görüntüleri toplamaya başladım, o süre bu zamana kadar buldu. Yoksa ben zaten o zaman yansıtacaktım."