İş Kanunu’nun 2.maddesine göre; işçi, iş kanunu tarafından, hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişi olarak tanımlanmaktadır. Kadın işçi, medeni durumuna bakılmaksızın 18 yaşını doldurmuş kadın işçileri ifade etmektedir. Kadının iş hayatında yer alması ekonomik özgürlüğü açısından öneminin yanında kadının üretkenliğini ve özgüvenini artırma anlamında da oldukça önemlidir.

Çalışma hayatımızı düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu ile çalışan kadınların hakları düzenlenmiştir. Hamile kadınlarımızın da birtakım hakları bu yasa ile güvence altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5.maddesine göre; ‘İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz.

İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.

İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.

İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.

İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi hükümleri saklıdır.

20’nci madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davrandığını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur.’

Eşit davranma ilkesini düzenleyen bu madde ile kadınların ayrımcılığa tabi tutulmaması, çalışma hayatında eşit haklara sahip olmaları gerektiği vurgulanmıştır. Anayasamızın 10. Maddesi ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’ Şeklinde düzenlenerek eşitlik ilkesini güvence altına almıştır. Dolayısıyla kadın hamile olduğu gerekçesi ile işten çıkarılamaz. Çıkarıldığı takdirde, işe iade davası açabilir veya (30 kişinin altında bir işyeri ise) kötü niyet tazminatı talep edebilir. Ayrıca ‘ayrımcılık yasağı’ kapsamında Türkiye İnsan Hakları Kurumu’na da başvurabilir. Konuyla ilgili emsal bir Yargıtay kararına değinmek isterim; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, kadın işçinin hamileliği sebebiyle iş akdini fesheden işverenin ‘ayrımcılık tazminatı’ ödemesine hükmetmiştir.

İş Kanunumuza göre; kadın çalışanlar, gebe olduklarının sağlık raporu ile tespitinden itibaren doğuma kadar geçen sürede gece çalışmaya zorlanamazlar. Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik gereğince hamile olan kadın işçi gündüz saatleri içerisinde dahi olsa günde toplam 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz. Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile olan kadın işçi, daha hafif işlerde çalıştırılır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 74.maddesine göre; işçinin doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta çalıştırılmaması esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir, ifadesi yer almaktadır. Ayrıca hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için izin verilmesi zorunludur, bu izin verilmediği takdirde kadın işçinin, konuyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurması gerekmektedir.

Görüldüğü üzere hamilelik sürecindeki kadınlara birtakım yasal haklar tanınmıştır. Dolayısıyla kadınlarımızın; yasal hakları, haklarının ihlalleri halinde başvurabilecekleri yasal yolları hakkında bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.