Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in görüntülü görüşmesini yayımladığı gazeteci Hadi Özışık, Youtube kanalından günler süren sessizliğini bozdu.

Özışık, Sedat Peker'in iddiaları ve Süleyman Soylu ile ilgili yaptığı açıklamada "Sizin huzurunuzda kendimle hesaplaşmak istiyorum" diyerek her şeyi anlattı.

Özışık'ın açıklamaları şöyle oldu:

Bugün kendimle yüzleşmek için her şeyi olduğu gibi dosdoğru anlatmak için karşınızdayım. Uzun süre sustum, herkes eteğindeki taşı döksün diye bekledim. Bir de biliyorsunuz yargı aşaması var, onun bitmesini bekledim. Ama biz sustukça iğrenç küfür ve hakaretler geldi. Akla hayale gelmeyen iftiralar atılıyor, herkes üzerimize çullanıyor.

Bu durumda çıkıp konuşalım, kendimizle yüzleşelim ve gerçekleri anlatalım dedik. Küfür edenlerle yargı karşısında hesaplaşacağım ama bugün müsaade ederseniz sizin huzurunuzda kendimle hesaplaşmak istiyorum. Ben sizi hayal kırıklığına uğrattım, başınızı öne eğdirdim, mahcup ettim, mesleğime yakışmayacak şekilde davrandım.

SOYLU'YA İTİBAR SUİKASTİ YAPILMASINA SEBEP OLDUM

Üzerime hiç vazife olmayacak bir konuda işgüzarlık yaptım. Bu işgüzarlığım sebebiyle 30 yıllık dostum Süleyman Soylu'yu hiç haberi olmayan bir konuda zor durumda bıraktım. Ona yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum.

Organize suç örgütü lideri olsun ya da olmasın hakkında türlü iddialar olan, ülkesini bırakıp kaçan biriyle irtibat halinde oldum ve mesafemi korumadım, bu konuda hatalıyım. Evet gazeteci herkesle irtibat halinde olur ama mesafeyi korumak şartıyla. Ben bu mesafeyi korumadığım için hatamı kabul ediyorum ancak ne kimseyi sattım ne vatanıma milletime ihanet ettim. Bu suçlamayı asla kabul etmiyorum. Hele Süleyman Soylu'ya kumpas kurduğum iddiaların, Sedat Peker ile Süleyman Soylu arasında aracı olduğum rezil iddialarını asla kabul etmiyorum.

HANGİ SEDAT PEKER'E İNANACAĞIZ?

Sedat Peker bugüne kadar ne diyordu? Süleyman Soylu'ya ağza alınmayacak hakaretler ediyor değil mi? Peki biz hangi Sedat Peker'e inanacağız? Geçmişte söyledikleri mi doğru yoksa şimdiki mi? Şimdi size Sedat Peker'in Süleyman Soylu ile söylediklerini dinletmek istiyorum, bakın neler söylüyor.

Ne diyor İçişleri Bakanı ile hayatımda bir kere yan yana gelmedim, özel dostluğumuzu gerektirecek bir ortamımız olmadı. Ama şimdi ne diyor? 30 yıllık dostluğumuz vardı diyor. Ben kendi ifadesi ile şunu söyleyeyim "Ne değişti de Sedat Peker Süleyman Soylu'ya saldırmaya başladı?" Çok yorum yapmayacağım çünkü herkes bir yorum yapıyor. Ben Sedat Peker'in çelişkisini ortaya koymak için anlatmıyorum, ben size süreci anlatıyorum.

Bu videodan sonra Facetime'dan arayan bir kişi "Reisim Sedat Peker sizinle görüşmek istiyor" dedi. Süleyman Soylu ile ilgili videoda söylediklerini bana da tekrarlıyor ve birilerinin İçişleri Bakanı'nı üzerine çekmek istediğini söylüyor. Bu ne anlama geliyor? Sedat Peker bu açıklamadan sonra neden beni aradı sizce durup dururken? O kadar net ki, benim üzerimden Soylu'ya mesaj göndermek istiyor. Yaşadıklarını, yeni yaşadığı yerleri ve kendi hayatıyla ilgili bir şeyler anlattı. Ben dinlemekle yetindim, o konuştukça gazetecilik iştahım kabardı. Kendi kendime "Sedat Peker ile bir röportaj mı yapsam?" dedim ve bu talebimi ona ilettim. "Emrin olur ağabey" dedi. 

Gün ve saat konusunda kendisine döneceğimi söyleyerek telefon görüşmemizi sonlandırdım. Sedat Peker'in anlattıkları, hikayesi, hakkında bir dosya olup olmadığını bilmiyoruz. Aynı gün Süleyman Soylu'yu aradım ve Sedat Peker ile röportaj yapmak istediğimi söyledim. Soylu da bana "İşine bak" dedi ve telefonu kapattı. Soylu ile aramızda geçen birçok görüşmede Sedat Peker adı bir daha geçmedi. Bir daha Sedat Peker desem Soylu benimle olan dostluğunu bitiriverecekti, huyunu bildiğim için bir daha P harfi bile demedim. Zaten bayramda aradığımda "O adamla irtibatta olduğunu bilmiyordum" diyerek benimle irtibatını kopardı.

SÜLEYMAN ÖZIŞIK NEDEN İŞİN İÇİNDE?

Herkes bir de Süleyman Özışık'ın neden işin içinde olduğunu soruyor. Ben Süleyman Soylu ile görüştükten sonra kardeşim Süleyman Özışık ile görüştüm ve bunları anlattım. Süleyman bana dedi ki "Ağabey ben Ankara'dayım. Peker ile ilgili iddiaları araştırdım ama Peker ile ilgili bir dosya bulamadım. Ama Soylu'nun bildiğini biz bilemeyiz, bence de röportaj yapma." dedi.

Ben bunun üzerine Sedat Peker'i arayarak uygun bir dille röportaj yapamayacağımı söyledim ve bu meseleleri kapatmamız gerektiğini, röportajın kendisine zarar vereceğini söyledim. Soylu'dan bahsetmemem gerektiği için birtakım argümanlar sundum. Bunun üzerine bana "Ankara'daki dostun mu istedi röportaj yapmamanı?" diye sordu. Ben de gülerek "Seni seviyorlar bence, kardeşim Süleyman da Ankara'da araştırma yapmış ve seninle ilgili bir sorun olmadığın söylüyor" diyerek sakinleştirici bir cümle kurdum. Madem konuşmamızı gizlice kaydetti, elindeki kayıtlardan bu konuşmalarımızı da yayımlasın.

SÜLEYMAN SOYLU'YA NEDEN DÜŞMAN OLDU?

"Süleyman Soylu bana pislik dedi "dedi diyor ya bu yüzden içerlemiş ya, acaba bu bir bahane mi? Hakikaten tüm düşmanlık bu yüzden mi? Soylu'yu değil Mehmet Ağar ya da Pelikan'ı hedef alıyor. İyi de Süleyman Soylu ben talimat verdim demedi mi? Dosyadan yeni haberim oldu demedi mi? Bu işin Mehmet Ağar ve Pelikan ile ilgisi ne? Ama işte olayı oraya çekecek. Soylu bir açıklama yapacak, bir şey söyleyecek ve Peker her şeyi bırakıp Soylu'ya saldıracak.

Sedat Peker'e bir bahane lazımdı. O gece beni gizlice kaydederek aradı ve "Hani beni seviyorlardı, dönüş biletimizdi" diyerek benden laf almaya çalışıyor. İki dost gibi konuşuyor ve telefonu kapatıyoruz. Bir tuzakla karşı karşıya kaldığımı bilmiyorum, gece 03:00'te adımı geçirdiği videoyu bana gönderiyor. Bu görüşmeden sonra Sedat Peker yayımladığı videoda "Hadi Özışık ve Süleyman Özışık'ın adını karıştırdım" diyor mu? Video altına yazıyor mu bunu? Bu düzeltmeyi yapan Sedat Peker, daha sonra Süleyman Özışık'tan bahsetti mi? Sadece benim adımı kullandı, gizlice kaydettiği videoyu yayımladı. Neden Süleyman Özışık değil de Soylu'nun dostu olan benim üstümden gitti? Çünkü benim üstümden gitmek daha çok işine geldi.

Soylu'nun bir başka dostu olan Reşat Hacıfazlıoğlu'na benimle yaptığı görüşmenin birebir aynısını dedi. "Hani dönüş biletimizdi, hani iade-i itibar yapacaktı" dedi, ona da tuzak kurdu. Sana bu dönüş bileti ifadesini kim söyledi kardeşim, bunu açıkla önce. Ben sana böyle bir şey söylemedim, madem gizli kayıtlar var sana bunu söyleyeni açıkla. Olmayan bir şeyi doğrulatmak adına gizlice aldığın kayıtlar ve bunları sosyal medyada yayımlama var.

VİDEONUN YAYIMLANDIĞI GÜN

Gelelim videonun yayımlandığı güne, Özgür Özel ekrana çıktı ve henüz video yayımlanmadan önce her şeyi bir bir öğrenmiş gibi benden söz etti. Özel'in iddialarından sonra Halk TV'yi aradım ve bağlamadılar. Sonra geldim burada Özel'i ispata çağırdım, yeminler ettim. Hemen ardından bir baktım ki e-posta adresimde Sedat Peker hakkında bir haber. "Hadi Özışık Sedat Peker'i yalanladı" diye bir haber. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra gizli kayıtlar ortaya saçıldı. Meğer her şey geceden planlanmış, bu gizli kayıttan Özgür Özel nasıl olduysa haberdar olmuş. O videolar üzerinden meydan okumuş bana.

Bir kez daha söylüyorum, ben söylediklerimin arkasındayım. Ben ya da Süleyman Özışık eğer Sedat Peker'i arayıp "Bakanımız bir şeyler söyleyecek, sinirlenme. Bunları geçelim Süleyman Soylu'dan Sedat Peker'e bir mesaj götürmüşsem Sedat Peker bu videoyu da yayımlasın. Ben yalan diyorum, eğer varsa Sedat Peker hemen yarın yayımlasın."

Ben buradan Özgür Özel'e soruyorum, "Gecenin üçünde o kaseti izledin mi izlemedin mi? Ben Sedat Peker'i aradım benim ismimi çıkar dedim o kadar. Hadi ben işin içindeydim Sedat Peker ile içli dışlı olmuştum, Özgür Özel bu bilgilere gecenin üçünde nasıl sahip oldu ve bu iddiları neye dayanarak dile getiriyor? Süleyman Soylu'ya ben video izletmedim ama Özgür Özel o gece o videoyu izlemiş ve eline büyük bir malzeme geçmiş.

Sözün özü, karşınıza geçtiğimde söylediklerimin tamamen arkasındayım. Sizden rica ediyorum Sedat Peker ile aramda geçen konuşmayı bir kere daha izleyin. Ben Süleyman Soylu ile ilgili bir mesaj iletiyorsam her türlü cezaya hazırım. 

Bütün bunları neden anlattım? Sizin huzurunuzda kendimle yüzleşmeye geldim ve birtakım gerçekleri de anlatmam gerekiyordu. Gazeteci olarak düştüğüm hata bana çok pahalıya mal oldu. Benim ya da kardeşimin bahsedilen konularla ilgili bir girşimim olmadı. Ben bir işgüzarlık yaptım, tüm suçum bu. Vatan, millet sattım gibi ifadeleri reddediyorum. Hesabımı size ve Allah'a veririm, rabbim de şahittir. Bana kızmak ve tepki vermekte haklısınız. Başta Süleyman Soylu olmak üzere herkesten özür diliyorum ama en büyük özrümü sizden diliyorum. Hakkınızı helal edin.