Ekonomi literatüründe, dışsal etkileri sınırlandırılmak istenen alkol, sigara, kumar, çevre kirletici faaliyetler gibi konularda uygulanan vergilere "günah vergisi" adı verildiğini biliyor musun sevgili dostum? Devletler, vatandaşlarını sağlığa zararlı ve dolaylı toplumsal maliyetleri yüksek bu tür eylemlerden vazgeçirmek, tüketimlerini sınırlandırmak ya da azaltmak amacıyla günah vergisi enstrümanını sık sık kullanırlar. Günümüzde de, özel tüketim vergileri, günah vergisi kapsamında değerlendiriliyor. Her ne denilirse denilsin sevgili dostum; içkide de, sigarada da, son yıllarda vitrinlere bakarsan, müthiş bir çeşitlilik olduğunu görürsün! Sistem, sanki günah vergisini sevmekle kalmıyor; ürünlerin çeşitliliğini artırarak, müthiş bir vergi geliri elde etmek istiyor gibi..! Bir de, sigara ve alkollü içeceklerin reklamının yasak olmasına rağmen sonuç bu... Üstelik de, bu vergi gelirleri, bütçenin en büyük gelir paylarından birini oluşturuyor. Açıkçası haram işlerden, helâl kazanç ya da yasal bir vergi dilimi kayıtlarda yerini alıyor. Her ne kadar, bu ürünlerin tüketimi azaltılmak isteniyor denilse de, işin aslı hiç de öyle değil sevgili dostum! Özellikle sigara ve içkide, vergi oranları arttıkça günah vergisine katlanmak da her zaman mümkün olmuyor tüketici için! Kaçak sigara ve kaçak içki meselesi de gündemi meşgul ediyor...
Günah, elbette doğru yoldan sapmayı ifade ederken, bir taraftan da, "tüketin tüketebildiğiniz kadar!" dercesine bir yol haritası belirleniyor.
Velhasılı kelam sevgili dostum; günah vergisi kategorisini de elimize yüzümüze bulaştırdık sanki! Hayat pahalılığı bir yana, tütün ve içkideki vergi oranlarının akıl almaz boyutlara taşınması, tiryakilerin boynunu bükmekle kalmıyor; kaçak yollarla elde edilen ürünlere rağbet üst düzeyde...Malûm, kaçak içki üretiminden ölen insanların sayısı her geçen gün artıyor...Halk sağlığı mı dediniz? O, işte tartışmalı ve içinden çıkılmaz bir mevzu..!