Cehennem dediğini duyar gibiyim...

Yönetici sınıflara ve partilere karşı en önemli meydan okuma, onlara karşı en büyük tehdit olduğunu söylesem ne dersin? Sunulmak istenen yeryüzü cennetinin ise hükümetlerin kendi tasarımı olduğunu...

Yönetenlerin cennet kavramı onların gözünde öylesine eksiksiz, öylesine mükemmeldir ki, cehennemin sözü bile edilmez olduğunu...

Cennete alternatif olacak bir cehennem yoktur ortada; bırakılmamıştır...

Yeryüzünde, cennet kurma iddiasında olan çağımızın baskıcı rejimleri cehennemi yok ettiler; bu açık...

Hükümetlerin yanılgıya düşmüş, her şeyi doğru düşünememiş, kibirlerine yenilip günah işlemiş olmaları diye bir olasılık yoktur; cehennem onlar için yaratılmamıştır sanki!

Üstelik bilgeler, akıl sahipleri ve din alimleri de bu saçmalığın ortaklarıdır; cehennemin hikmetini ve ilahi kelamın bir parçası olduğunu bile bile muktedirlere biat ederler; kendi dünyalarında tövbe ederek sıyrılacaklarını zannederler.

Toplum günlük yaşamın kavgasında, bütün olup bitenlerden habersiz iken, konuşmaları gerekenlerin neden konuşamadıklarını da anlamazlar.

Gün gelir, hayatın planlanamaz bir döngü olduğunu başına gelen korkutucu felaketlerle karşılaştığını anlayınca, bizatihi cehennemi yaşarlar. İlahi güç, yaşanan bu cennetin sahte ve rüyadan ibaret olduğunu; cehennemin varlığını tekrar hatırlatır.

Bu öyle bir sahnedir ki, sahte cenneti vaat edenler birden ortadan kaybolur; çoğunluk satıldığını ve bir hiç olduğunu anlar; şeytan görevinde başarılı olmuştur...

Herkes kendi başıboşluğunu yaşar; sığınacak bir güç ve liman arar korkudan kurtulmak için...
Bu ruh halinde, olsa olsa partiler arasında seçim yapma şansımız vardır; al sana sandık sözüm ona.

Sonra bir şeye karışma...

Ölüm ve cehennem yeniden doğrulanmadıkça, yeryüzündeki cennete manevi bir alternatif kazandırılmadıkça, baskıcı güçlerin gittikçe kuvvetleneceği de muhakkak...Mesela sapkınların deyişiyle günah işleme özgürlüğü diye bir hakka da sahip olacaktır!

Ve adına da inanç diyecekler;

Allah korusun!