Siyaset

Trabzon'u bir de bu yazıyla tanıyın

Abone Ol

Trabzon’un tarihiyle alakalı bir çok makale, derleme yazı yazıldı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse, ‘Trabzon’ adlı yazısında, şehrin tarihi derinliğini ve coğrafi konumundaki stratejik önemini anlattı.

UYGARLIKLARA EV SAHİPLİĞİ YAPTI Doç. Dr. İsmail Köse’nin yazısı şu şekilde; Bilinen tarih içinde pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, kol kanat germiş, kültürlerin, ticari emtianın değiş tokuşuna ev sahipliği yapmış bir şehir Trabzon. Kendisine emanet edilen bin yılların birikimi mirasın büyük bölümünü bugünlere kadar taşımayı başarmış, tarihi zenginliği ve doğal güzellikleriyle beklentilerinizden çok daha fazlasını sizlere sunabilen bir kent.

METREKARESİNE EN ÇOK YAZAR VE SANATÇI DÜŞER Kadim İpekyolu üzerinde, uluyolların denize ulaştığı noktada, öncelikle gemilerle ulaşılan bir liman, ardından deve kervanlarıyla Maçka, Zigana, Bayburt ve Erzurum yolu ile aşılması zorunlu bir menzil, bir geçit. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Erzurum-Ankara tren yolunun yapılması ile ticari önemini kaybetmekle birlikte, tarihi ve kültürel önemini her zaman muhafaza eden bir kent. Hırçın Karadeniz’in kıyısında, deniz mavisi ile yeşilin iç içe geçerek gergef misali işlendiği metrekaresine en çok yazar ve sanatçının düştüğü şehir.

TRABZON TÜRK KAVİMLERİ TARAFINDAN 4 BİN YIL ÖNCE KURULDU Şehirler insanlara benzerler. Nasıl ki her insanın kendine has ismi, varlığı ve kişiliği mevcut ise şehirlerin de isimleri, kimlikleri, acı-tatlı hatıraları ve yılların birikimiyle meydana getirdikleri uygarlıkları vardır. Tarihler, Trabzon’un yaklaşık 4.000 yıl önce kurulduğunu ve kurucularının Orta Asya’dan Kafkasya yolu ile Trabzon’a gelen Türk kavimleri olduğunu kaydederler. Son arkeolojik buluntular söz konusu savı desteklemektedir.

BATUM VE TRABZON SAHİLİ Orta Asya’dan ve Orta Doğu’dan gelen ticaret yollarının denize ulaştığı yer olan Trabzon’un ticari ve stratejik önemi bu dönemde de Ege kıyıları halkınca biliniyordu. Mitolojik bir öykü olmakla birlikte; meşhur Argonotlar Seferi ve Altın Post öyküleri bu duruma kanıttır. Kolkhis denilen bugünkü Gürcistan’ın Batum dahil bir kısmını ve batıya doğru Trabzon’a kadar uzanan sahili içine alan bölgenin ormanlarının zenginliği ve dağlarındaki madenler Antik Çağ’da bile uzak ya da yakın hemen bütün halkların bilgisi dahilindedir.

NEHİRDEN SUYU SÜZERLERDİ Milattan çok önce geçtiğine inanılan Argonotlar seferinin gayesi Kolkhide’de bir meşe ağacına asılı olduğuna inanılan altın koç postunun elde edilmesidir. Altın post efsanesinin, özellikle Çoruh nehri yatağında koyun postları ile suyu süzmek suretiyle altın toplayan, Tevrat’ın Eşkanazlar olarak isimlendirdiği İskitlerin altınlarının elde edilmek istenip bu amaca ulaşılamayınca mit haline geldiği düşünülmektedir.

PROMETHUS EFSANESİ BURADA KONUŞULUR Bölge’de geçen diğer bir mitolojik öykü ise; Yunan Panteonunda Baştanrı Zues tarafından dağa zincirlenen insan sever tanrı Promethus efsanesidir. Ölümsüz tanrıların tekelindeki ateşi çalarak ölümlü insanoğullarına veren ve bu nedenle Zeus tarafından cezalandırılan Promethus, her gün ciğerini yiyerek kendisine işkence eden kartalın Altın Post seferi esnasında gemiciler arasında bulunan Herkül tarafından öldürülmesi ile kurtulur.

ONBİNLERİN GEÇİŞ YERİDİR TRABZON Efsanelere, mitolojilere konu olan Trabzon’un kadim tarihi Milattan önce 400 yılında Kunaksa’dan kuzeye çıkıp denize ulaşmaya çalışan Onbinler ile de karşılaşır. Onbinler’in yaklaşık bir yıl süren meşakkatli yolculuklarında denizi görüp büyük bir kurtuluş sevinci duydukları zirve Trabzon’un güneyindeki dağlardır ve limana ulaştıkları yer Trabzon’dur.

OSMAN TURAN DERKİ Trabzon kurulduğu yer itibariyle tarihi boyunca, sadece Anadolu’nun değil dünyanın önemli ekonomik ve stratejik merkezlerinden birisi olmasının yanında, tabiat güzellikleri ile de göz kamaştırmıştır. Merhum Trabzonlu tarihçimiz Osman Turan der ki; “Şarki Karadeniz Bölgesi zümrüt bir gerdanlığa, Trabzon Şehri de onun üzerinde bir gelinin tacına benzer. Gerçekten bu bölge, yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın da en güzel tabiat parçalarından biridir. Türkler Selçuklular devrinde Anadolu’yu fethettikleri halde bu cennet sahillere sahip olmakta çok gecikmişlerdi. Bir yandan yüksek sarp dağlar, öte yandan Haçlı taarruzları buna sebep olmuştur. Bunun ilahi bir hikmeti olsa gerek, çünkü bütün Rum devletleri gibi, bu güzel belde de sanki Fatih’in mübarek tarihi kılıcını beklemiş ve bu sayede Anadolu’nun Türkleşerek İslamlaşması tamamlanmıştır”.

YEŞİLİN HER TONU BURADADIR Trabzon’un antik dönemdeki ismi Batum’a kadar olan bölge dahil Kolkhide yada Kolkhis’tir. Konumu itibarıyla her mevsim görülmeye ve gezilmeye değer, serin yazları, az tuzlu denizi, çeşitli balıkları ile denizden yararlanmaya imkan verirken, yeşilin her tonunu içinde barındıran ormanları ile de kıymetli bir hazine gibidir. Tarihin en eski çağlarından beri insanoğlunu barındıran bu güzel kentin zengin bir tarihi vardır.

Fatih Sultan Mehmet Trabzon işgali temsili..

ATATÜRK ÜÇ KEZ ZİYARET ETTİ Dünyaca ünlü gezginlerden Morco Polo, Evliya Çelebi, Charles Texier ve Fallmerayer’in uğradığı, Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği, Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği sırasında Valilik yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün üç kez ziyaret ettiği ve vasiyetinin bir bölümünü yazdığı kenttir Trabzon. Uluyolların en eskisi ve bilinenin olan kadim İpekyolu üzerinde bulunması nedeniyle eski çağlardan beri önemli bir geçiş merkezi olan Trabzon, tüm çekiciliği ile her dönem yerli ve yabancı gezginlerin ilgi kaynağı olmuştur. Trabzon’da 1303 yılında üç dilde; Latince-Farsça-Kumanca “Codex Commanicus” sözlüğü yayınlanmıştır.

EVLİYA ÇELEBİ’NİN SEYAHATNAMESİNDE GEÇER Ülkemizde ilk Şehir tarihi Şakir Şevket tarafından “Trabzon Tarihi” ismi ile Trabzon üzerine yazılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Trabzon Eyaletinin beş sancaktan ibaret olduğunu, Trabzonluların temiz giyimli, okumuş, bilgili kişiler olduğunu, güzel konuşan, şiir yazan, gazel söyleyen, Farsça bilen nice Trabzonlu şairler bulunduğunu, çarşıların çok zengin olduğunu ve bol miktarda balık çeşidi bulunduğunu kaydeder. Charles Texier Trabzon’un kurucularının Orta Asya menşeli kavimler olduğunu söyler. Alman seyyah Fallmerayer ise; Trabzon’un çok çeşitli ağaçlarla kaplı çok güzel bir şehir olduğunu, Avrupalıların İran’a gönderdikleri tüm ticari malların indirildiği, Doğu’nun bütün katırcılarının toplandığı yer olduğunu bildirmektedir.

PERS ATEŞE TAPICILIK Fallmerayer yine; bugün Rize Bezi olarak bildiğimiz keten dokumaların, 1840’lı yıllarda Doğu’nun her çarşısında, Halep’te, Kahire’de ve Bağdat’ta Trabzon Bezi olarak bilindiğini, İstanbul Boğazı’ndaki kayıkçıların Trabzon Bezinden yapılma gösterişli gömlekler giydiğini söyler. Anthony Bryer ve David Winfield, Trabzon şehrini güneyden koruyan Boztepe’de Pers ataşe tapıcılık kültünden gelen bir Mithra (Işık) tanrısı heykeli olduğunu kaydetmektedir. Fallmerayer ise, Boztepe’nin bu heykel dolayısıyla tarihte Mithra Tepesi olarak bilindiğini, Trabzon şehrinin kuruluş efsanesinin de bu tepedeki Mithra kültüne dayandığını söylemektedir.

11 ÜLKENİN KONSOLOSLUĞU BURADAYDI On dokuzuncu yüzyılın başlarında, bir ticaret ve kültür şehri olan Trabzon’da artan uluslararası önemin de etkisiyle 11 büyük ülkenin konsolosluğu bulunmaktaydı: Belçika (1843), Avusturya (1856), İngiltere (1856), İran (1856), Sicilya (1857), Prusya (1859), Amerika Birleşik Devletleri (1859), Fransa (1870), İspanya (1871), Rusya (1878), İtalya (1890) yıllarında Trabzon’da konsolosluk açmışlardı. Özellikle İngiltere’nin Trabzon’da uzun süre konsolosluk bulundurması tesadüf değildir. Doğasıyla, bin yılların biriktirdiği tarihi imbikten süzülen zengin kültürel altyapısıyla, insanı birden köpüren ve aynı hızla sakinleşen bereketli deniziyle, bağrında barındırdığı farklı uygarlıklara ait mimari eserleriyle Trabzon Karadeniz kıyısında vazgeçilemez bir şehirdir.