Magazin

Gülsim Aslı'dan samimi itiraflar: İşte birlikte çalıştığı en iyi partner

Abone Ol

Diriliş Ertuğrul, Yüzleşme, Payitaht Abdülhamid dizileriyle popülerliğe kavuşan Gönül Dağı'nın 27 yaşındaki oyuncusu Gülsim Ali açıklamalarıyla olay oldu.

Bulgaristan'da doğup büyüyen, izlediği Türk dizileriyle oyunculuk aşkına kapılan bir tescilli güzel Gülsim Ali, Sabah gazetesinden Yasemin Döngel'e çarpıcı açıklamalarla bulundu.

-Çocukluğun Bulgaristan'da geçmiş. Nasıl günlerdi? Bulgaristan'da doğup büyüdüm, Türk asıllı bir ailenin kızıyım. Bir ablam, bir erkek kardeşim var. Çok güzel bir çocukluk yaşadım. Teknolojiden uzak son nesildim. Sabahtan akşama kadar sokakta oynardım. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum.

-Daha sonra güzellik yarışmasına katılıyorsun. Bununla birlikte hayatın değişiyor diyebilir miyiz? Aslında benim aklımda güzellik yarışması ya da mankenlik yoktu. Uzun boylu olduğum için biraz kambur yürüyorum ve bu babamın hoşuna hiç gitmiyordu. O yüzden beni kursa yazdırdı. Orada da beni görünce 'güzellik yarışması var katılmak ister misin?' dediler. 'Tamam' dedim bir hevesle. Dönüm noktası da diyebiliriz, başlangıç da.

-Bir süre modellik yapıyorsun. Ama sonra oyuncu olmaya karar veriyorsun. Hatta bir röportajında "Bulgaristan'da Türk dizilerini izlerken oyuncu olmaya karar verdim" şeklinde bir açıklaman var. Türk dizilerinde seni çeken şey ne oldu? Yaşadığım mahallede Türk dizileri saat 8 gibi yayınlanıyordu ve saat 8'de sokakta insan kalmazdı. İnsanlar gerçekten bağımlısı. İlk başlayan dizi Gümüş'tü, daha sonra Dudaktan Kalbe.

Ben de yavaş yavaş seyretmeye başladım. Dönem işlerini daha büyük hayranlıkla takip ederdim. Ablamla sahneleri canlandırmaya başladık evde. Yazma bağlardık, dizilerin sahnelerini birlikte oynardık. Bende bir şey uyandı, ben de yapmak istiyorum dedim.

-Türkiye'ye nasıl geldin peki? Bir diziyle anlaşıp mı geldin, yoksa geldikten sonra mı dizilerde boy göstermeye başladın? Bir yeri aradım ve 'oyuncu olmak istiyorum' dedim. İnsanlar ilk başta bana inanmadı. Aileme söyledim, başta ailem buna karşı çıktı. Korktular beni kaybedecekler diye. Bir gün buraya geldim ve bir deneme çekimine girdim. Ondan sonra zaten dedim 'ben buraya aitim'.

-Ailen Bulgaristan'da yaşıyor. Özlem duygusuyla nasıl başa çıkıyorsun? Çıkamıyorum. Bu aralar çok zor yanlarına gidebiliyorum. Önceden daha sık giderdim, şimdi siz gelin diyorum. Özlemle başa çıkamıyorum. Birbirimize çok bağlı olduğumuz için her anımızı haberdar ediyoruz. Şimdi teknoloji sayesinde yaramıza pansuman yapıyoruz bir nebze de olsa.

-Onlar da bir yandan mutlu oluyordur ama ayaklarının üstünde duruyorsun diye… Çok gururlular. İlk başta ben bu yola çıkmak istediğimde buna karşı çıkan insanlar oldu. Biraz da babamı yargılayanlar oldu. "Buna nasıl müsaade ediyorsun, korkmuyor musun?" diyenler oldu. Şimdi bunun gururunu yaşıyorum. O zaman bunu söyleyen kişiler şimdi babama, "Ben de kızımı senin kızın gibi nasıl yapabilirim?" ya da "Nereye başvurmamız gerekiyor?" diyorlar.

-Türkiye'ye ilk geldiğinde seni en çok zorlayan şey ne oldu? Çok çabuk ayak uydurdum aslında buraya. Dil konusunda çok zorlandım. Çok çalışmam gerekiyordu. Aile arasında Türkçe konuşuyorduk ama bizim Türkçe çok farklı. Daha çok Trakya Türkçesi gibi. O yüzden burada hele ki ekranda kabul edilebilir bir şey değil. O yüzden Türkçe beni biraz zorladı.

-Peki en beğendiğin şey ne oldu? İstanbul. Tam bir İstanbul aşığım ve burayı hiçbir şeyle değiştiremem. Çok seviyorum. -Photoshop bana estetikten bir tık daha olabilirmiş gibi geliyor. Bu arada sende estetik yok değil mi? Yok.

-Sosyal medyadan nasıl geri dönüşler alıyorsun? Beni gördüğü karakterden biraz farklı giyim tarzı ya da makyajlı görünce biraz tepki oluşuyor. Benim özel hayatım var, özel bir alanım var.

-Instagram'da 1,7 milyon takipçin var. Paylaşımlarına baktığımda genellikle makyajsız ve doğal olduklarını gördüm. Özellikle mi böyle paylaşmaya dikkat ediyorsun, yoksa öyle mi denk geliyor? Ben çok dikkat etmiyorum paylaşımlarıma. Makyajsız fotoğraflar paylaşmayı seviyorum. Olduğumuz gibi kendimizi göstersek daha iyi diye düşünüyorum. Son zamanlarda çok filtreler çıktı, photoshop yapılıyor. Bence daha doğal olmamız lazım. Bizim de kendimizi beğenmediğimiz günler oluyor ama ben doğallıktan yanayım. Photoshop'lu paylaşımlarımızda biz değiliz, olmadığımız biri gibi kendimizi göstermeye gerek yok. Kızıyorum ya, ne olur yanlış anlaşılmasın.

-Instagram'da 1,7 milyon takipçin var. Paylaşımlarına baktığımda genellikle makyajsız ve doğal olduklarını gördüm. Özellikle mi böyle paylaşmaya dikkat ediyorsun, yoksa öyle mi denk geliyor? Ben çok dikkat etmiyorum paylaşımlarıma. Makyajsız fotoğraflar paylaşmayı seviyorum. Olduğumuz gibi kendimizi göstersek daha iyi diye düşünüyorum. Son zamanlarda çok filtreler çıktı, photoshop yapılıyor. Bence daha doğal olmamız lazım. Bizim de kendimizi beğenmediğimiz günler oluyor ama ben doğallıktan yanayım. Photoshop'lu paylaşımlarımızda biz değiliz, olmadığımız biri gibi kendimizi göstermeye gerek yok. Kızıyorum ya, ne olur yanlış anlaşılmasın.

-Ünün de ülke sınırlarını aştı, hatta öyle ki geçen günlerde Pakistan'ın ünlü bir giyim markası ile reklam anlaşmasına imza attın. Dünya çapında tanınır bir isim olmak farklı bir sorumluluk getiriyor mu? Sorumluluk gibi görmüyorum. Tam tersi çok güzel bir şey. İyi anlamda sorumluluk getiriyor. Din, dil, ırk fark etmeksizin insanları bir araya bağlıyoruz. Dünya pazarında çok önemli bir yere sahibiz. Ben de bunun mutluluğunu yaşıyorum.

-Jennifer Lawrence'a benzitiliyorsun sosyal medyada. Katılıyor musun bu yorumlara? Gelmeden önce kuaför salonundaydım ve fotoğraf çekildik. Makyöz Banu dedi ki; "Kızım aynı Jennifer Lawrence oldun." İlk başta ben bunun farkında değildim. Ama insanlar o kadar çok yazıyor ki, "ya gerçekten Jennifer Lawrence mı bu ya" demeye başladım (gülüyor). Kendisini çok beğeniyorum, hoşuma gidiyor benzetilmek.

-Uzun süredir de sektördesin. Seni şimdilerde 'Gönül Dağı' ile görüyoruz ve benimsiyoruz fakat daha önce rol aldığın 'Diriliş Ertuğrul', 'Payitaht Abdülhamid', 'Hanım Köylü' ve 'Yüzleşme' gibi pek çok dizi de hafızalarımızda. Bir oyuncu olarak tek bir dizi ile hafızalara kazınmayıp, hepsi ile ayrı ayrı hatırlanabiliyor olmayı sence nasıl başardın? Çok isteyerek. Ben ailemi ve her şeyimi bırakıp buraya geldim. O yüzden çok isteyerek bunu yaptığımı düşünüyorum. Tüm kalbimle yaptım bunu. Simyacı kitabında, 'Bir şeyi çok istersen bütün evren iş birliği yapar'.

O yüzden ben çok inandım ve hiçbir şeye aldırmadım. Çünkü beni durdurmak isteyen, bana nasihat vermek isteyen çok oldu. Belki bana inanmadılar, hayal gibi gördüler bunu bilmiyorum. Ben buna bağlıyorum o yüzden. Çok çalıştım.

-Bir şeyi çok isteyince ve çok çalışınca, şans da senden yanaysa oluyor aslında… Evet şans çok önemli. Bir çok proje okudum, içinde bulunmak istediğim işler oldu. Ya tutmadı ya rafa kaldırıldı. Ama iyi ki de olmamış, ben şanslıyım bu konuda.

-2009 yılında 'Super Model Ford Models Bulgaria' adlı güzellik yarışmasında birinci oluyorsun. Bekliyor muydun birinci olmayı? O an neler hissettin? Birinci olmayı hiç beklemiyordum. Sahnenin arkasındayız biz, bir sürü güzel kız var. Ya ikinci ya üçüncü olurum dedim. Üçüncü açıklandı, "o zaman ikinciyim" dedim. Biraz da kendime güveniyorum ama birinciliğe güvenmiyorum (gülüyor). İkinci okundu, "tamam o zaman" dedim.

O kadar beklemiyorum ki, gidiyordum. Kazanacağını düşündüğüm bir kız vardı, "tebrikler" deyip kızın yanından ayrılır ayrılmaz birinci okundu ve "Gulsim Ali" dediler. Ben de anlamadım yürüyorum. "Gülsim sensin" dediler. "Ben neyim?" dedim. "Birincisin çık çık" diyerek sahneye götürdüler. Ben şokla çıktım sahneye, çok şaşırdım.

-Birinci olduktan sonra sana teklif gelmedi mi peki orada? Orada pek gelişmemişti dizi sektörü. Reklamlar oldu. Bulgaristan'ı kazanınca yurt dışına gidip orada bir yarışmaya katıldım. Bir öncekini kazanında insana bir güven geliyor, ama ilk üçe giremedim, çok üzüldüm. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadım, sahneden inince ağlamaya başladım. 15-16 yaşındayım, beni sakinleştirmeye çalıştılar. Şimdi düşündüğümde "iyi ki kazanmamışım" diyorum. Çünkü kazansaydım o yolda ilerleyecektim muhtemelen.

-En büyük pişmanlığın nedir? İnsanlara çok güveniyorum. Bundan da pişman olup tekrar yaptığım oldu. Bence artık bir ders almalıyım. İnsanlara çok güveniyorum.

-Güzellik avantaj mı, dezavantaj mı? Doğruyu söylemek gerekirse bence avantaj değil. Tecrübelerime göre; ilk Türkiye'ye geldiğim zaman hep başrollere, ciddi yapımlara istediler. Türkçe yeterli değil, oyunculuk eğitimin yeterli değil… Bunları kaybetmiş oldum. Bu bir avantaj kesinlikle değil. Sırf güzel olduğun için bir audition kazanmamalısın.

-Hiç terk edildin mi? Evet.

-Cimri biri misin? Kendime karşı evet. Ama sevdiklerime, aileme bir şey alacağım zaman hiç düşünmeden alabiliyorum. Bunu hiç sorun etmiyorum. Seviyorum onları mutlu etmeyi.

-En çok neye para harcarsın? Makyaj malzemeleri, bakım ürünleri. Çok seviyorum. Onlar benim bebeklerim. -Stalk yapar mısın? Fake hesabın var mı? Uzun zamandır yoktu. Kendi hesabımdan bakıyordum. Sonra bu olay çıktı. Açtım daha sonra ama kullanmıyorum hala kendi hesabımdan bakıyorum.

-Birlikte çalışmaktan en keyif aldığın partnerin kim oldu şimdiye kadar? Hep iyi partnerlerim oldu. Çok şanslıyım. Bülent Ünal mesela, Berk ile çok iyi anlaşıyoruz. Modum düşük olduğu zaman beni yükseltmeye çalışıyor. -Hayat vermeyi en sevdiğin karakter hangisiydi? Diriliş Ertuğrul'daki Aslıhan karakteri. -Kendisini destekleyen sevenlerine ne söylemek istiyor? Hepsini çok seviyorum. Desteğiniz ve sevginiz için teşekkür ederim. Kaynak: Sabah