NECMİ PEREKLİ - ZEVKSİZ DERBİ

Dün oynanan, adına Karadeniz derbisi dediğimiz bu maçta her iki takım da Karadeniz'in futbol karakterine yakışır bir mücadele ve futbol kalitesini temsil etmekten epeyce uzaktı. İki ekip de son derece vasıfsız ve zevksiz bir futbol ortaya koydular. İyi ki tribünlerde seyirci yoktu. Zira bizler Trabzon-Rize maçlarını gerek tribünde gerekse sahada heyecan ile seyrederdik.

Fakat bunun diğer sebebi de sahada Trabzon ile Rize'yi temsil eden bu ekiplerin bahsettiğimiz mücadele ve rekabet ruhundan haberi olan belki de bir tek oyuncu dahi olmayışı... Bu nedenle dün seyretmek zorunda kaldığımız puan tablosunun 13 ile 4'üncüsü arasındaki müsabakadan bu denli zevksiz ve keyifsiz ayrıldık.

Her iki takım oyuncularına galiba birileri kandırıp Sürmene'de çift yumurtalı birer kıymalı pide yedirmiş gibiydi. Çünkü uyur gezer ve üzerilerine ağırlık çökmüş gibi bir halleri vardı. Şimdi ben bu maçtan sonra isterdim ki futbol adına birkaç teknik yorum ve eleştiri hatta hocalara da bir şeyler yazalım. Ama Rize'nin direkten dönen bir topunun dışında koskoca doksan dakikada sahada bu eleştirilere layık bir tek hareket göremedim. Topun her ne kadar bir o kalede bir bu kalede gezindiğine şahit olsak da pozisyon veya gol görmek için bunca çabalarımız da maçta bizi uyumaktan alıkoyamadı.

Zannederim ki 22 oyuncunun sözde peşinde koştuğu futbol topu bile bu maçtan sonra oyunculardan kendisine yakışır şekilde muamele etmedikleri için şikâyetçi olarak zevksiz ayrılmıştır. Sonuç olarak sahada maçtan uzak, futbolun gereklerinden bi haber, mesuliyet ve temsil adabından yoksun 22 adamın beyhude koşuşturmasını seyrettik o kadar. Bu maça ne yazalım ki okuyucular bıkmadan bizleri okusun. Hakem Cüneyt Çakır da zannederim kendini yormadan ve üzmeden kelepir bir maç idare etmiştir.

REHA KAPSAL - KANATSIZ!

Trabzonspor'da Nwakaeme ve Ekuban'ın olmadığı Rizespor deplasmanında Abdullah Avcı hücumda çizgilerde orta saha özelliği olan sağda Flavio solda da Yunus Mallı tercihiyle başladı. Bu tercihte orta sahada üçlü olarak Baker savunma önünde oyunu kuran, iki tane de iç oyuncusu 8 numara profilinde Abdulkadir Parmak ve Bakasetas yer aldı. Bu formasyonda beş tane orta saha oyuncusu gibi topa sahip olup özellikle ikinci bölgede rakibe üstünlük sağlayarak o pas trafiğini oluşturmak düşüncesi vardı.

Ancak orta sahada hücum geçişlerini, bağlantıyı yapacak Bakasetas santrfor arkası değil orta sahada iç oyuncusu olarak oynayınca, bir de bir haftada içindeki üçüncü maç trafiğinde koşu mesafeleri de uzayınca her iki yarıda Bakasetas'ın katkısı çok fazla olamadı ve olamazdı zaten. Böyle bir tercihte mutlaka Bakasetas'ın orta saha dörtlü formasyonunun önünde, santrfor arkasında her zanan oynadığı pozisyonda oynaması bu maç daha da önemliydi. Çünkü en önemli iki tane hücum çizgi oyuncusunun yokluğunda hem Gianini ile ikili oyun oynayıp rakip yarı alanda daha fazla tehditkar olduğu gibi rakip ceza sahası girişleri de hem sayı anlamında hem de etki olarak daha fazla gerçekleşirdi.

Yunus'un oyunun başında sakatlanmasıyla Yusuf Sarı oyuna girdi. O da istenilen performansın her zaman olduğu gibi çok uzağındaydı. Tabii ki Trabzonspor'un sezon başından beri dile getirdiğim iki tane kenar bekinin bu kadar topa sahip olunan bir oyunda yeterli seviyede olmaması hücum zenginliğini ve kanat organizasyonlarını ciddi anlamda etkiliyor.

Pereira ve Novak seviyelerini yakalamak, skor katkısı vermek eldeki oyunculardan çıkmayabilir. O zaman kanat oyunlarında saha içinde Marlon ve yeri geldiğinde oyun bilgisi ve yorumu zayıf olan Hüseyin'in top bordo-mavililerin ayağındayken farklı pozisyonlarda rotasyona girdiği bölümlerde toplu veya topsuz görev tanımları değişebilir. Kenar orta kalitesi ikisinde de olmayabilir ama özellikle topsuz yapacağı alan yaratmalarda yeri geldiğinde kullanılabilir.

Bordo-mavililerin sezon başından beri en büyük sıkıntısı zaten kadro derinliği ve kalitesinin eksikliği. Bir de hücumda iki tane takımın oyununu ve tabelasını belirleyecek iki oyuncusu da olmayınca ciddi etkilendiler. Savunma kenar bekinden performans alamayan takım, hücumdaki iki tane çizgi oyuncusu da olmayınca "kanatsız uçak" gibiydi. "Kanatsız uçak nasıl uçamazsa Trabzonspor'un da saha içindeki oyun tanımı buydu." Oyuncuların, Abdullah Avcı ile beraber disiplini, saha içindeki formasyondaki görevleri belli olsa bile sezon başından beri kalite, beceri, problem ve sorun çözme sıkıntısı bu kurulan kadronun en büyük yetersizliği.

LEMİ ÇELİK - BU KADROYLA OLMAZ

Rize deplasmanında taktik, oyun ve mevki disiplinine bağlı kalan, oyunun kontrolü elinde bulunduran bir Trabzonspor izledik. Ancak kazanmak için sadece bu yazdıklarımız yeterli olmuyor. Kazanmak için daha çok koşmalı ve bütün oyuncular tam kapasitesini ortaya koymalı. Eğer böyle bir düşünceyle sahaya çıkılsaydı, Trabzonspor müsabakayı kazanabilirdi.

Sezon başında transfer edilen Marlon, Flavio, Baker, Djaniny ile Trabzonspor'un şampiyonluğa oynaması beklenemez. Anadolu takımlarında bu oyunculardan onlarcası var. Trabzonspor şampiyonluk mücadelesi verecekse kadrosundaki oyuncuların kalitesini mutlaka yükseltmek zorunda. Sörloth'un yerine transfer edilen Djaniny forvet oynamayı bilmiyor, kanatlardan gelen ortalarda topun geleceği noktaya hareketlenmiyor, orta sahadan gelen oyuncularla verkaç yaparak gol pozisyonu hazırlamıyor, savunmanın arkasına derin ve delici koşular yapamıyor. Djaniny ile Trabzonspor adeta forvetsiz oynuyor.

Kaleci Uğurcan, Edgar Ie, Hugo, Bakasetas, A.Parmak ve Yusuf Sarı'nın ortaya koydukları performansa diğer takım arkadaşları yeterince katkı sağlamayınca Trabzonspor sahadan beraberlikle ayrıldı. Özellikle Ekuban, Nwakaeme ve A.Ömür'ün yokluğu Trabzonspor'un hücum gücünü üretkenlikten uzak hale getirdi. Maçın hakemi Cüneyt Çakır da iyi bir maç yönetti. Oyuncuların oynamasına izin verdi, basit fauller çalarak oyunu durdurmadı.

İHSAN ÖZTÜRK - BU KADRO İLE BU KADAR

Hayret! Trabzonspor kazandığı maçlarda bile futbol adına ortaya pek bir şey koyamazken, berabere kaldığı son iki maçta da sezonun en göz alıcı oyunlarını sergiledi. Sezon başından beri herkesin hem fikir olduğu gibi kadro yapılanması son derece yanlış olmasına rağmen, Abdullah Avcı ile birlikte takım bölüm bölüm düzelmeye başladı. Önce savunma, sonra orta saha… Ama o kadar…

Çünkü malzemede sıkıntı vardı. Buna rağmen oyunun gol bölümü hariç hemen her bölgesinde yine de ortaya konan futbol Kayserispor ve dünkü maçta tatminkardı. Ancak yine de “Bu kadro ile bu oyun şampiyonluğa yeter mi?” diye sorarsanız, cevabım “Kesinlikle hayırdır” Trabzonspor’da dün sıkıntılı kadroya rağmen eksik olan tek şey golcü ve gol atacak oyuncu yokluğu idi. Orta sahada gol attıracak oyuncuların belki Bakasetas hariç diğer üçünün özelliği de hemen hemen aynı idi! Yani sanki bir oyuncunun prototipi çıkarılmış ve sahaya sürülmüştü. Abdulkadir, Baker ve Flavio… Bunların içinde Abdulkadir biraz daha inisyatif kullanabildi. Sonrasında da hemen hemen aynı tipte Berat sahaya sürüldü. Ancak sonuç değişmedi.

Trabzonspor bu kadro yapısı ile ancak duran toplardan medet umdu. Nitekim fırsat da yakaladı ama Kayserispor maçında olduğu gibi bu defa da yine rakip kaleciye tosladı. Trabzonspor sonuç itibarı ile kazanmaya biraz daha yakındı. Ancak bunu kendi lehine çeviremedi. “Bu kadro ile bu kadar” dedi. Ekuban ve özellikle Nwakaeme’nin olmayışları eksik gibi görünse de Trabzonspor oyunu onların yokluğunda biraz daha çabuk oynadı. Gereksiz geri ve yan paslarla vakit kaybetmedi. Ama ne olursa olsun Nwakaeme’nin yokluğu da dert, varlığı da… Bunu dün bir kere daha gördük.

Çaykur Rizespor ise belki başta bir puana razı idi. İlk yarıda geriye daha yaslanarak oynadı. İkinci yarıda da konumunu pek değiştirmedi ve kontralardan pozisyon üretmeye çalıştı. Vitor Hugo’nun kırmızı kartı sonrası “acaba?” diyerek biraz yüklendi. Bu arada bir şutu da direkten döndü. Fakat Çaykar Rizespor için tek puan da can pazarı yaşanan bu ligde yeterli sayılabilir. Maçın en rahat insanı hakem Cüneyt Çakır’dı. Ayrıca iki takım oyuncularının da birbirlerine karşı davranışlarının sportmenlik ölçüleri içinde kalması sevindirici idi…

BARIŞ YURDUSEVEN - DEPLASMAN REKORU

Maçın bahanesi hazır aslında, biz ne dersek diyelim...

Eksikler yokluklar kadro kalitesizliği falan filan...

İki takımda maça kanatsız kuş misali başladı...
Maçın bahanesi hazır aslında, biz ne dersek diyelim...

Eksikler yokluklar kadro kalitesizliği falan filan...

İki takımda maça kanatsız kuş misali başladı...

Hadi Rize’yi anlarım Trabzonspor’dan puan almak için orta sahayı diri tutup kenara da bir savunmacı koyması normal...

Ama Trabzonspor’un ne yapmak istediğini anlamakta zorlandık...

Madem kenar oyuncun yok o zaman biraz değiş farklı düşün!!! Yunus illa oynayacak dört dört iki oyna o zaman Djaniny’nin yanına da onu getirt...

Ama yok!!!

Kenarlı oynama ısrarı ile ortaya çıkan tablo Hüseyin sağ bek Flavio sağ açık Yunus sol açık!!!

Olursa olur olmazsa bakarız!!!

Yani bir an, bir duran top bir dalgınlık beklentisi, hepsi hepsi bu...

İlk yarıda oyunun özeti, merkeze sıkışan bir maç eziyeti!!! İkinci yarıda ev sahibi takım daha fazla kontrollüydü...

Buda başta söylediğimiz Rizespor’un puansal durumuna bağlı bir olaydı...

Djaniny’nin kafa vuruşu o beklenen dalgınlıkla gelen tek pozisyondu onu da kaleci muhteşem çıkardı...

Oyunun sonlarına doğru kulübenin bu kulübe hafif kaldığının görüntüsü yada benim haftalardır hocaya değiş değiş diye sayıklamalarımın fotoğrafı ortaya çıktı...

Hugo atıldı ve o Trabzonspor kulübesi oyundan oyuna soktuğu ve çokta iyi oynayan takımı Bakasetas ile öne taşıyan Yusuf’u alıp Hosseini’yi koydu...

Ve bu değişiklikle de bilmem kaç kaçtır süren deplasmanda yenilmeme rekorunu daha da geliştirdi Abdullah Avcı!!! Kocaman tebrikler!!!

Süslü püslü sözlerle başarısızlığı başarı göstermeye devam!!!

Tekrar ve tekrar söylüyorum Trabzonspor sahada böyle durmaz böyle oynamaz böyle gözükemez!!!

Benden demesi!!!

Bunlarda son demelerim olsun!!!

Keyfiniz bilir!!!