20. Yüzyılın başlarına kadar, Trabzon’a gelir sağlayan en önemli tarım ürünleri, fındık, tütün, mısır ve fasulyedir.
1897’de halkın geçimini sağladığı bu ürünlerin yarısı kuraklıktan dolayı telef olmuştur.10 güne kadar kuraklık devam ederse halkın zahire satın almak zorunda kalacağı belirtilir. (BOA.DH.MKT,1435/58) Osmanlı’da fındık fiyatları, günümüzde olduğu gibi, hükümet tarafından belirlenmesi gereken bir konu değildir.
Çoğunlukla yerli ve yabancı tüccar tarafından rayiç bedeli üzerinden satın alınarak ihraç edilmektedir. Fiyatları arz talep dengesi belirlenmektedir. Ancak üreticinin, fındık mahsulünü gerekli işlemleri yapmadan pazara sürmesi ciddi sorunlara neden olmuştur. 1909’da, Trabzon’da üretilen fındığın birkaç seneden beri dalında olgunlaşmadan önce toplandığı belirlenmiştir. Harmana sererek kurutma usulü terk edilmiş, fındıklar kurutulmadan ağır gelmesi için zuluflarıyla ahırlarda ve bir takım rutubetli yerlerde tutulmuştur. Hatta zuluflarından çıkarıldıktan sonra bir gün bile güneşe sermeden kasaba ve pazarlara nakledilerek satılmıştır. Esnaf ve tüccar da fındıkların yaş olup olmadığına bakmadan alıp kükürt dumanıyla kabuklarını boyamıştır. Bu şekilde çuvallara doldurulan fındıklar, Avrupa’ya ve diğer yerlere ihraç edilse de, bir süre sonra kükürt dumanı fındıkların içini etkileyip tadını bozmakta ve hatta çürütmektedir. Fındıklar yaş olarak sevk edildiği için vapur, ambar ve gönderildikleri yerlerde istif edildiğinde bozularak yenilmeyecek duruma gelmiştir.Bu durumu tespit eden İngiliz tüccarları, eskisi gibi fındık satın almaktan kaçınmıştır. Fındığın bu zararlı etkisi Rusya’da da hissedilmiş, bundan dolayı orada da fındık sarfiyatı azalmıştır. Bu gelişmeler üzerine, vilayet halkı için önemli bir gelir sağlayan fındığın Avrupa piyasalarındaki itibarını korumak için bazı önlemler alınmasına gerek görülür:
Tütsü usulünün kaldırılması, fındığın olgunlaştığında toplanması, zulufuyla ahırlara ve rutubetli yerlere konulmaması, harmana serilip güneşte layıkıyla kurutulması, boş ve delik tanelerle gayet incelerinin ayıklanıp temizlenmesi, kurutulup temizlenen fındıklar satılıncaya kadar serander ve ambar gibi rutubetsiz yerlerde tutulması ,boyalı ve yaş olduğu anlaşılan fındık ve içlerinin geçişine izin verilmemesi.Bu tip fındığı satan ve satın alanların Ceza Kanunnamesi’nin 254. Maddesi gereğince nakdi cezaya çarpıtılması kararlaştırılır. (BOA.ŞD,1846/5)
1907’ye gelince fındıktaki sorunun boyutu değişir. Trabzon’dan Rusya’ya fındık fidanı ihracının yasaklanması için Orman Bakanlığı’dan gelen yazı üzerine Bakanlar Kurulu’ndan bir karar çıkarılır.
Trabzon’un başlıca önemli mahsullerinden olan fındık fidanlarının Rusya’ya nakli ve ihracına karşı bir önlem alınmadığı takdirde, Rusya’da kısa bir süre içinde yeterli derecede fındık bahçeleri yetiştirilecektir. Bunun sonucu olarak Trabzon’dan Rusya’ya gerçekleşen fındık ihracatının sekteye uğrayacağı açıktır. Böyle bir gelişme Trabzon fındığının zararınadır. Bölgenin servetinin korunmasına yeterli olacak bir iktisadi tedbir olarak fındık fidanlarının sevk ve ihracı yasaklanmıştır. (BOA.ŞD,1446/5)
1917’de, yani 1.Dünya Savaşı yıllarında Trabzon’daki bazı işletmeler, fındıktan yağ elde ederken fındığın geri kalan bölümleri (küspelerini) de değerlendirmiştir. Yokluk yıllarında bu küspeler bir ölçüye göre, mısır hatta buğday unu ile karıştırılarak ekmek imalinde kullanılmıştır. Diğer taraftan savaş koşullarında iç talebi karşılamak için fındık ihracına yasak getirilirken, karaborsacıların fındık ihracına devam etmesi sorun yaratmıştır. Buna izin verilmemesi önemle vurgulanmış ve mahsulun kısmen ‘öteye beriye’ kaçırılmasının öşür vergisi kaybına neden olduğu belirlenmiştir. Tüccar ve halkın elinde bulunan fındıkların Trabzon Vilayeti tarafından tekel usulüyle satın alınmasına karar verilmiştir. (BOA.MV,207/60)