"Fındık ayı" deyimi, yaşı yarım asra dayanmış insanlar için belleklerde travmatik bir ay gibi durur sevgili dostum! Çünkü okullar kapanmıştır; yaz tatilidir; ama tatil falan hak getire; öyle bir hayal dahi kuramazdı kimse...Köylere gidilecek, yapılacak olan işlerin başında ilk önce hayvanların korulara yayılarak otlatılması; bu iş icin genellikle erkek çocuklar  seçilir. Sanki çobanlık nedir öğrensinler diye!

Hayvanları ahırdan alıp tekrar sağ salim ahıra götürmek bir başarı hikayesi tadında bir işti. Bu arada, çoban adayları arazilerde mantar ve hamufta denilen doğal çilek toplamakla da yükümlü gibidir. Bir de goklis yani salyangoz da, toplanıp satılabilecek ürünler arasındaki yerini alırdı. Havalar temmuzdan itibaren iyice ısınmaya ve nem oranı artmaya başlayınca sıra artık, erken olan meyvelerin toplanmasıdır.  

Korularda, insan boyu otların da tırpanla biçilme  zamanı gelmiştir. Bugünkü gibi otlar arazide bırakılmaz; hayvanların kış  yiyeceği olarak "merek" denilen depolara ya da evlerin tavan aralarına istiflenir. Bu arada fındığa kurt dadanıp da delmesin diye el motorlarıyla fındıklıklar ilâçlanır...Artık ağustos ayı gelmiştir; bir taraftan ara ara yağan yagmur; bir taraftan akmayan sular; mahalle çeşmelerinden "güğüm" denilen büyük bakır kaplarla taşınan sular...Evlerde hiç kimse avare olamazdı; hayatı pratikleştirecek hiçbir şey yoktu. Evdeki her fert bir sorumluluk taşımak zorundaydı. İsterse yapmasın ya da yaramazlık yapsın!

Mutlaka bir bedel ödemek durumundaydı herkes! Ve nihayetinde fındık hasat mevsimi gelip çatmıştır. Aile büyükleri sepetleri, çuvalları, "gugar" yani çengelli dal çekeceklerini hazırlar; evin bir kişisi yemek yapması için evde bırakılır; geri kalan herkes uyandırılır; "abuskal" yani arazide bir düzenle fındık toplama işine başlanır...

Çocukları teşvik etmek için topladıkları fındıklar onlara ait kabul edilir; ama bu genelde iş bitiminde inkâr edilir büyükler tarafından! Sıcak ve nem bunaltıcı olduğu kadar, arazideki fındık dalları zorlar insanı; çünkü devasa dallarla mücadele etmek hayli zordur; dallara çıkılarak aşağı çekilir ve hep birlikte "döşürme" yani devşirme toplama işlemi yapılmış olur. İşin en zor tarafı ise fındık  çuvallarının sırtta yola kadar veya harmana kadar taşınmasıdır. Fındık toplamayı sevmeyen aile bireyleri genellikle yüklenir bu sorumluluğu bir katır misali...

Bu arada, harmanlar, toprak olduğu için sertleştirmek gerekir harmanı. Çocuklarla top oynanır; üzerinde bir şekilde tepinilir; sertleşmiştir kararı verilince iş bitmiştir... Artık zuluflu fındık harmana konulabilir; konulmuştur, konulmasına ama daha çok iş vardır...Yağmura ve hırsızlığa karşı en yeni teknoloji ise naylon örtülerdir! Çünkü daha önce o da yoktu; zahmetin tarifi yoktu! Harmandaki fındık gündüz açılır; gece kapatılır; ansızın yağmur bastırdığında alelacele örtülmesi şarttır. Fındık tanesini zulufundan ayıracak henüz bir teknoloji yoktur...

Uzun çubuklarla çubuklanır; zuluflar mümkün olduğunca tanelerinden ayrılır. Ahşap taraklarla zuluflarda kalan fındık taneleri elle ayıklanmak üzere toplanır; yağmurun yağmadığı bir mekana...Sıra gelmiştir fındığın rüzgarda tahta kürekle savrulmasına! Bunu genellikle büyükler yapar; çünkü ustalık ve güç ister...

Saatlerce yapılır bu iş; fındık tozdan kurtarılmış olur mümkün mertebe! Sıra kurutulmasındadır; zaman zaman alt üst yapılır ayakla ya da tahta tarakla...

Bir avuç örnek alınır fındık yığınından kırılır; bakılır ki layıkıyla kurumuş mudur? Bu arada hırsızlık tehdidi vardır; bazıları çadır kurar orada yatar bekler geceleri fındığını; bazıları da, nöbetleşerek bekler gün açıncaya kadar!

Nihayetinde kuruduğuna kanaat getirilince önce çürüklerinden kurtarılır; iş çuvallamaya gelmiştir. Biri çuvalı açar diğeri küçük  sepetle fındık yığınından aldığı fındıkları kara çuvallara doldurur...Çuvalların ağzı çuvaldız denilen büyük iğnelerle dikilir ve saklamaya alınır. İş henüz bitmemistir; günlerce ayrılan zuluf ayıklama işlemi devam eder...Nihayetinde o taneler de kurutulur; yemeklik fındıklar ayrılır...Bunlar da, evin en sağlam köşesinde istiflenir. Bazı evlerde ise tor denilen filelere kaliteli zuluflu fındıklar hediyelik misali tavanlara asılır...

Bir de çatlak fındıklar vardır; bunları genellikle sobanın fırınında kavurmak ve ev halkına yedirmek gibi bir görevi de kadınlar üstlenir...Her şey hazırdır artık satış için. Kooperatiften gün alınır; fındık çuvalları erkenden indirilir ve sıranın gelmesi beklenir; görevliler fındıktan numuneler alıp kırar ve randıman yani kalite oranını belirler; bir de kilo gramını...Üreticiye bir evrak verilir; parasını almak için bir süre beklenir...
Dikkat edersen sevgili dostum; bu arada yaz mevsimi bitmiştir; yağmurlar başlar yavaş yavaş; havalar soğur; okullar açılmak üzeredir. O dönemin tatili işte budur!