Biliyor musun sevgili dostum; bir insana, kendisinden başka kimsenin faydası yoktur. Hani derler ya, güvendiğin dağlara karlar yağmış; işte bunun gibi, karla dağı başbaşa bırakmaktan başka bir yol yok. Ölen ölmüştür; geride kalanlar mecburen çalışacak ve rahat etmenin yollarını arayacak. Ortada "menfaat" ve "bencillik" denilen sadece kendi çıkarı üzerinden hayata bakan bir anlayış gittikçe güç kazanıyor. Güçlülerin merhameti yerle bir olmuş; daha doğrusu yardımlaşma kültürü, artık bir enayiliğe indirgenmiş. Herkes sahip olduklarını korumanın derdine düşerken, hiçbir şeye sahip olmayanların gönlünde her şeye rağmen merhamet ve sevgi varlığını halen koruyor... Ve insan olmanın ölçütü de bu sayılırken, kimin insan olmak isteyip istemediği de belirsiz...Bir ara düşmüş olabilirsin sevgili dostum; düştüğün yer  temizse üstünü başını temizleyip ayağa kalkmak ve yoluna devam etmek gibi bir erdemlilik de gösterenlerin dünyası bu; insan değişir ya da değişmez! Elbette kendi tercihi, kararı...Ama hafızan yerindeyse üzülme! Ne iteni unutuyor insan, ne de tutmayanı...

Hayat, karmakarışık bir bulmaca; sonu, yitik rüyalara, içi boş ve anlamsız başarılara, gerçekleşmeyen hayallere, ardı arkası gelmeyen seraplardan başka bir şeye çıkmayan yollar ve seçeneklerden oluşan kafa karıştırıcı bir labirent... Doğru bir yol var mı? Yoksa bütün yollar, aynı şekilde anlamsızlıkla mı sonuçlanıyor?

İnsan, inzivaya çekilmek için kendi içinden, kendi ruhundan daha huzurlu ve daha sakin hiçbir yer bulamaz sevgili dostum...Bulana hem aşk  olsun, hem de selam olsun!