Türk siyasi hayatının, geçmişten günümüze gelinceye kadar geçirdiği seçim deneyimleri hakkında, bir Allah'ın kulu çıkıp da, seçmen eğilimleriyle ilgili doğru dürüst bir eser kaleme almayı beceremedi. Seçilmek isteyen, oyunu almak istediği seçmenlere ne söylemeli? sorusu tam bir tartışma konusu iken üstelik..! O kadar çok parti ve lider var ki, her ağızdan bir ses ve bir görüş; herkes kendince bir ahkâm  kesmenin derdinde...

Bu ahkâmın üstüne elbette başka ahkâmlar kesme hakkını kendinde görenler çok olacaktır...!

Siyaset ve iletişimin ilişkisi kısaca bu soruya cevap bulmakla başlar. Basit gibi görünen, ancak çözülmesi çok zor bir problemdir bu.

Seçim nasıl kazanılır? sorusunu kendimize sormakla başlayalım ve aklımızın erdiğince başlık başlık inceleyelim:

Öncelikle, toplumun genel ve güncel  meselelerini doğru dürüst teşhis edebildiniz mi ve can alıcı konuları iyi çalışılabildiniz mi? Halkın gerçek gündemini iyi kavramak ve iyi anlatmak yetmez sevgili dostum; bu sıkıntıları çözme noktasındaki vaatleriniz, net ve kolay anlaşılır mı? Vaatlerinizin içinde değişim ve umut mutlaka olmalı... Sloganlarınızı iyi seçebildiniz mi? Müzik ve renk seçimleri de çok önemli. Sert renkler göze hoş gelmiyor; sıkıntı yaratıyor.

Sempatik ve pozitif liderlerin daha şanslı olduğunun farkında mısınız? Çünkü birçok seçmen, hâlâ ne dediğine bakmadan, en iyi hissettiği adaya oy vermeye devam ediyor...

Açıkçası, sizi ve partinizi o noktaya, o adaylığa ve o seçime getiren bir hikâyeniz var mı?

Sadece kendinizin hikâyesi önemli değil; rakibinizin de nasıl biri olduğunu, avantajlarını ve dezavantajlarını iyi analiz etmek; zayıf ve güçlü yönlerini araştırmaktan bahsediyoruz...Zayıf yönlerini kamuoyunun görmesini sağlayabiliyor musunuz?

Bilimsel verilere ve  istatistiğe inanıyor musunuz?… Düzenli anketler yaptırıyor musunuz?  Yakın çevrenizin, duygusal reaksiyonlarının sizi yanılttığının farkında mısınız?

Oy verecek tabanı genişletmeye çalışırken, asla asıl oy tabanınızı küstürmeyin. Sağda siyaset yapıyorsanız, öncelikli seçmeniniz bellidir, solda da siyaset yapıyorsanız yine aynısı… Size eklemlenebilecek seçmen profili de bellidir. Aşırı zorlamak iyi değildir.

Ancak kadınlara mutlaka yatırım yapmalısınız. Çünkü her zaman en ihmal edilmiş seçmen kitlesi onlardır. Ekibinizde kadınlara ağırlık vermelisiniz. Vaadlerinizde, kadınlara dönük gerçekçi projeler var mı?

Size bağlı, sizin için gönülden çalışan ve ağırlıklı olarak gençlerden oluşan bir gönüllü ekibiniz olmalı. Onları, halka nasıl dokunacağı konusunda da iyi eğitmelisiniz. Yoksa oy getirmek yerine oy kaybettirebilirler. Bu çok özel bir konu…

Medyayı ve dijital dünyayı çok iyi kullanmalısınız. Artık medya, sosyal medya ve internet en büyük belirleyen haline geldi…Gündeme dair, aylık basın toplantıları yapabiliyor musunuz? Büyük mitinglerin gösterdiği yankıları daha anlamlı kılar...

Televizyon ekranlarına çıktığınızda, insanların neden size oy vermesi gerektiğini izah edebiliyor musunuz?

Siyâset yapmanın bir kadro hareketi olduğunu gösterebiliyor musun?

Seçmeninizi mutlaka sandığa götürün; katılımı artırıcı vurguları özellikle yapın! Yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza inanın;  kazanacağınıza dair öngörüyü yükseltin. Sandığa gitmenin ne kadar büyük bir görev olduğunu geniş kitlelere anlatın; onları ikna edin...

Siyasî mücadeleniz  sırasında sarf ettiğiniz tüm emek, yaptığınız harcamalar, seçmen seçim günü oyunu kullanmazsa boşa gider.

Toparlamak gerekirse, lehte olguları toplumun algısına dönüştürmelisiniz. Bunun için, gerçek olay ve beklentileri doğru bir potada eritip, iyi bir ekip ve doğru iletişim araçlarıyla halka- seçmene aktarmalısınız.

Kolay mı, elbette değil...Ama her zaman mümkündür.

Seçim süreci ve kampanyalar, seçmenler ile seçilenin iletişiminin doruk noktasıdır.

Velhasılı kelam sevgili dostum; akıl, akıldan üstündür derler. Halkın gönlüne kim samimi olarak dokunuyorsa ve onlara günlük yaşamını insanca yaşamasını sağlamak için mantıklı öneriler sunuyorsa daha kıymetli oluyor...

Elbette, güncel bir konuşma dili ve de samimiyetle hitap biçimi işin son halkası...Öyle özgüveni düşük, mıy mıy konuşan liderlere halkın karnı tok. Siyaset dili, iyi bir konuşma metni ve hazır cevap bir kafa yapısıyla; doğru olduğuna inandığınız şeyleri, beden diliyle, ses tonuyla, bazen öfkeyle, bazen sevinçle  ve bazen de gülümseyerek bir yerlere taşıyabiliyor musun?

Topluma, kaosu ve felaketi her kim yaşatıyorsa, onunla savaşmaktan başka çare yok sevgili dostum! Dinsizin hakkından imansız gelir misali...İşte tam da burada, Malawi atasözü devreye giriyor:

"Kavgacı bir reis, bütün köyü bir arada tutamaz..."