Devlet tüzel bir kişiliktir.

Kendisine onay veren bireylerin varlığına bağlıdır. Dolayısı ile devletler pragmatiktir, birey gibi duygusal bağlılıkları, manevi inançları olmaz. Devletlerin çıkarlarına uygun hareket etmesi normaldir. Bu çıkarları toparlayan 50 yıllık, 100 yıllık, 200 yıllık planları olur. Ana strateji bu planlardır. Stratejiye uygun taktik farklı hareketler kabul edilebilir sınırlarda olmalıdır.

Bu yazı yazarken aklıma alıntıladığım ve aşağıya aktardığım fıkra geldi.

"Ağayla marabası, ağanın en güel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa marabadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde taze bir tezek kümesi görürler. Üzerlerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. Ağa marabasıyla alay etmek ister.

'Maraba' der, "Şu tezeği ye, atla araba senin. Sen bineceksin, ben yürüyeceğim."

Maraba ata bakar, arabaya bakar. Ağaya zaten gıcıktır, oturur, midesi bulanana kadar tezeği yer. Ağa iner, maraba sahibi olduğu arabaya biner. Ağa çok bozuktur; durduk yere en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur; durduk yere tezeği yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkanı vardır. Üstelik ne ata ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında.

Maraba, ağadan intikam almak için, 'Ağa, ağa' der, "Sen şu tezeği ye, atı ve arabayı geri al."

Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur tezeği yer, arabaya kurulur, atı kamçılar.

Köye giderken maraba ağaya seslenir, "Köyden çıkarken araba senin, at senindi, yürüyen de bendim. Köye giriyoruz, at senin, araba senin, yürüyen yine ben. Ağam biz bu boku niye yedik?"

Strateji önemlidir ve bu devletin ana stratejisi Mustafa Kemal Atatürk tarafından benimsenmiş ve yerleşirilmiştir. Seversiniz, sevmezsini bu strateji doğrudur.

Stratejiye uygun davranırsanız 'ağa-maraba' fıkrasındaki duruma düşmezsiniz.

Yoksa, yolda daha çok yola bırakılmış pislik var