Ülkenin çözülmeyi bekleyen onca sorunu varken, kendine bilim insanı denilen koca koca adamlar o televizyon senin, bu televizyon benim dolaşarak, 20 gün önce güneydoğumuzda yaşanan ve hala şokunun atlatılamadığı trajedi üzerinden ‘pr’ çalışması yaparak, “çok yakın gelecekte İstanbul’da deprem” olacak netliğinde cümleler kurması ne kadar doğrudur?

İstanbul’un en büyük müteahhitlerinden birinin 1999 depreminin hemen ardından CNN TÜRK’te yaptığı söyleşiyi servise sokup, “İstanbul yıkıldığı an ordu bile giremez” sözlerini yaşadığımız trajedinin üzerine bilinçaltlarımıza boca edilmesi ne kadar insani ve doğrudur?

İstanbul’da deprem olacak denildiği zaman, bunu diyen bilim insanını manşete çeken medyanın ciddi anlamda bir kusur işlediği neden göz ardı edilir?

Evet, “İstanbul’da her an bir deprem olacak!”demenin bir sorumluluğu yoktur ve kendine bilim insanı diyen bir sürü akademisyen bu sözü koro halinde 1999’dan beri söylemekteler!

Ama “İstanbul’da her an bir deprem olmayacak” demenin ciddi bir sorumluluğu olduğu ise ciddi bir gerçek! Çünkü bu sözü duyan ahali “siz bizi rahatlatıyorsunuz” diyor. Bazıları da “milleti bu tür açıklamalarınızla rehavete teşvik etmeyiniz, bırakın halk önlemini alsın” diyor! Yani anlamıyorum, yoksul millet nasıl önlem alacak? 1999’dan beri önlem alınabildi mi?

Bu yolla sadece halkın psikolojisini bozdular!

İstanbul’da tanıdığım dostlarım, “gece üçe kadar uyuyamıyoruz” diyorlar ki bu genelde de öyledir zaten.

İşte bu deprem senfoni orkestrasının ülkeye ne kadar zararı olduğu hiç hesaplandı mı?

Çok iyi biliyorum, birçok yatırımcı, iş insanı yatırımlarını fabrikalarını bölgeden sökerek, Romanya’ya, Bulgaristan’a, Rusya’ya, Polonya’ya hatta Almanya’ya taşıdılar. Bir kişinin bir şehirden başka bir şehre göç etmesinin ülkeye maliyeti 30 bin Amerikan Dolarıdır. Bir kişinin depremde ölmesinin ise ülkeye maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır.

Her an deprem olabilir denildiği yere turist gelir mi? Otellerde bile bile ölmeye kim gelir! Parası pulu olan İstanbul ve havalisini terk etti zaten. Korkuyla yaşıyor İstanbul ve bölgesi sakinleri.

Şimdi  İstanbul üzerinden verdiğim bu örneği, Deprem Senfoni Orkestrası’nı oluşturan televizyon şövalyelerinin bu açıklamasını alın ülkemizin diğer deprem bölgeleri ne oturtun.

Yazık değil mi ülkeye? Kanıtı olmayan bir şeyi sürekli gündeme getirerek halkı sürekli korkutmanın anlamı nedir?

Biraz izan lütfen!