Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs 1960 darbesinin 62'nci yıl dönümünde, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda düzenlenen programa katıldı.
Erdoğan, konuşmasının başında, Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu'yu rahmetle ve şükranla yad etti.
"Siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu"
Geçmişte Yassıada'da ortaya çıkan tablonun siyaset üzerindeki etkisine işaret eden Erdoğan, "Merhum Menderes'in idam sehpasındaki içimizi kanatan o fotoğrafı, siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu. Yassıada'nın karanlık gölgesi, 10 yıllar boyunca sivil siyasetin üstünden hiç kalkmadı." dedi.
"O fotoğraf bizim de önümüze konuldu"
Siyaset yolculuğunda birçok kez zorluklarla karşı karşıya geldiklerini ve çeşitli örgütler tarafından saldırılara maruz kaldıklarını dile getiren Erdoğan, "Büyük ve güçlü Türkiye hedefiyle yola revan olduğumuzda o fotoğraf bizim de önümüze konuldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren millet iradesine çöreklenmiş çevrelerin tehditlerine maruz kaldık.'
"'Sonu Menderes'e benzemesin' diyerek..."
27 Nisan bildirisinden Cumhuriyet mitinglerine, Gezi olaylarından 17-25 Aralık yargı-emniyet-darbe girişimine kadar o fotoğraf üzerinden pek çok kez sindirilmek istendik.
'Sonu Menderes'e benzemesin' diyerek güya aba altından sopa gösteren siyasetçi müsvettelerini gördük. DEAŞ'ından PKK'sına, FETO'sundan marjinal sol örgütlere ellerinin altında ne kadar yılan, ne kadar hain varsa hepsini üstümüze saldırdılar. Bunların hiçbirine eyvallah etmedik." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının diğer bölümünde şunları söyledi:
"Zulüm ve utanç adasına çevirenleri lanetle anıyorum"
"Darbe sonrasında kurdukları düzmece mahkemelerle üzerinde şu an bulunduğumuz yeri bir zulüm ve utanç adasına çevirenleri de burada lanetle, nefretle anıyorum.
"Milletimiz asla affetmeyecektir"
Menderes'i ve arkadaşlarını dar ağacına gönderenlerin alınlarına çaldıkları o kara leke, değil 62 yıl, 600 yıl geçse de hiçbir zaman temizlenmeyecektir. Milletimiz, merhum Menderes ve arkadaşlarını nasıl gönlüne nakşetmişse, Yassıada zulmüne imza atanları da asla affetmeyecektir.
"Yıllarca 'Yaslıada' olarak adlandırıldı"
Nitekim darbe mahkemelerinin aldığı gayrimeşru kararlar sebebiyle Yassıada, milletimiz tarafından yıllarca 'Yaslıada' olarak adlandırılmıştır. Aylar boyunca burada milletin gözü önüne işlenen hukuk cinayetleri, insanımızın zihninde ve kalbinde çok derin yaralar açmıştır.
"Demokles'in kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti"
27 Mayıs darbesinin failleri de bu adanın seçilmişler için bir uyarı, daha doğrusu bir tehdit kaynağı olarak hafızalara kazınmasını istemişlerdir. Türk demokrasisine ilk hançerin saplandığı 27 Mayıs'tan beri Yassıada, Demokles'in kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.
Ülkesi ve milleti için aşkla çalışan, eser ve hizmet üreten siyasetçiler, kimi zaman emperyalist güçler, kimi zaman darbeciler, kimi zaman da vesayetin sözcülüğünü yapan medya aracılığıyla Yassıada'yla Menderes ve arkadaşlarının acı akıbetiyle tehdit edildi.
"On binler Atatürk Havalimanı'na geldi"
Kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolculukta tehditlere, şantajlara asla boyun eğmedik. Milletimizle birlikte, sizlerle birlikte demokrasimize yönelik teşebbüslerin hepsini tek tek bozguna uğrattık.
15 Temmuz'da daveti yaptık. 15 dakika daha kalmış olsaydık, bu kardeşiniz belki bugün burada yoktu. Fakat oradan sadece telefonla yaptığımız anonsla elhamdülillah on binler Atatürk Havalimanı'na geldi.
"Bay Kemal keyif kahvesi içerek izlerken..."
Bay Kemal ise FETO'nun oradaki düzenlemesiyle tankların arasından kaçarak Bakırköy Belediyesi'ne gitti. Biz milletimizle birlikte tarihin en büyük demokrasi zaferlerinden birisine imza attık.
CHP'nin başındaki zat, milletin şanlı direnişini, az önce de ifade ettiğim gibi, televizyon karşısında keyif kahvesi içerek izlerken, biz milli iradeyi, milletin emanetini, ülkemizin istiklal ve istikbalini korumak için Erol Olçok gibi yol arkadaşlarımızı, Abdullah Tayyip gibi daha 16 yaşındaki körpe delikanlılarımızı şehit verdik.
"Tatlı canınını kurtarmak adına yaptığı pazarlıklar ortaya çıkacaktır"
Darbe gecesinden önce ne diyordu? 'Tankın üzerine ilk ben çıkarım.' Fakat tankları görünce kuyruğunu kıstırıp kaçan CHP'nin başındaki zata rağmen, bu ülkeyi FETO'cu alçaklara teslim etmedik.
Bu adam şu anda da aynı mı? Aynı. İşte açıklamalar yapıyor. Açıklamalar, aynen 15 Temmuz gecesinin benzeri ifadeler. Değişen hiçbir şey yok. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. 15 Temmuz gecesi millet can derdindeyken, Bay Kemal'in, tatlı canınını kurtarmak adına kimlerle ne tür pazarlıklar yaptığı da ortaya çıkacaktır. Onu da göreceğiz.
"Temmuzda başbakan olacağım diyenlerin foyaları ortaya dökülecektir"
Elbet gün gelecek, gündemde seçim yokken 'temmuzda başbakan olacağım' diye ortalıkta salınanların da foyaları ortaya dökülecektir. Elbet gün gelecek, FETO'cu hainlerin söylemleriyle 15 Temmuz destanını lekelemeye çalışanların yularını kimlerin tuttuğu da ortaya konacaktır.
Bu millet, 15 Temmuz'da ardına bakmadan mürailerin, FETO'cularla anlaşıp iktidar hayali kuran muhterislerin hesabını sandıkta muhakkak soracaktır. O kaçınılmaz son gelene kadar biz milletimizle birlikte yürümeye devam edeceğiz.
"Adanın her bir taşına sinmiş vesayetçi zihniyetin izlerini ortadan kaldırmaya çalıştık"
Siyaset sahnesinde tüm bu mücadeleyi verirken, aynı zamanda bu adanın her bir taşına sinmiş vesayetçi zihniyetin izlerini de ortadan kaldırmaya çalıştık. Elhamdülillah Yassıada Yaslıada, ardından da Demokrasi ve Özgürlükler Adası oldu.
İnşallah burada ortaöğretimden üniversitelerimize, özellikle hukuk fakültesi öğrencilerinin stajlarını burada çok farklı bir şekilde yapmalarını zarzu ediyoruz.
"Tam aksine Adl-i İlahi'nin tecellisini bekleyen güç var"
Biraz sonra yargılama salonunu da göreceksiniz. Buralarda bu yargılamaların nasıl yapıldığını bizzat göreceksiniz. Onlara emreden, talimat veren güç öyle istediği için o kararlar verilmişti. Hamdolsun, şimdi böyle bir güç yok. Tam aksine Adl-i İlahi'nin tecellisini bekleyen güç var.
Türk demokrasisinin ödediği ağır bedellerin canlı şahidi olan Yaslıada'yı tam 2 sene önce Demokrasi ve Özgürlükler Adası haline getirerek, yeni bir hüviyete ve görünüme kavuşturduk.
"Demokrasimizi ağır bir yükten kurtarmış olduk"
Attığımız bu adımla milli irade uğruna can veren kahramanların hatırasına sahip çıkmanın yanında, demokrasimizi de ağır bir yükten kurtarmış olduk. Bu süreç içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne, yüklenici firma ve Genel Başkan Yardımcım Çiğdem Hanım'a ve eşine özellikle teşekkür ediyorum.
Adeta 60 yıl boyunca yas tutan gözyaşı döken bu adayı, milletimizin darbecilere karşı zaferinin yeni bir sembolü haline dönüştürdük. 62 sene önce hukuk katliamlarını işlendiği bu adada artık Türkiye'yi adelette ileriye taşıyan etkinlikler düzenleniyor.
"Bu ada niçin bir Camp David olmasın"
Biz bunu yeterli görmüyoruz. Bu ada niçin bir Camp David olmasın. Burada bunu da yapabiliriz ve yapacağız. İlk önce Türk cumhuriyetlerinin burada güzel bir zirvesini yaptık.
Bu zirveyle beraber adımı attık. Şimdi bunu daha da geliştireceğiz ve genişleteceğiz. Demokrasi ve Özgürlükler Adası, yeni kimliğiyle özellikle istikbalimizin teminatı olan gençlerimiz için bir nevi okul işlevi görüyor.
Önümüzdeki dönemde burayı çok daha etkin kullanacak, milletimizin iradesini korumak uğruna verdiği mücadelenin nişanesi olarak nesilden nesile aktarılmasını sağlayacağız. Çanakkale şehitliğimiz gibi burasını da evlatlarımızın tarih ve demokrasi şuuru kazandıkları bir ziyaretgah haline getireceğiz."