Yeniçağ gazetesi ekonomi yazarı Evren Devrim Zelyut bugünkü köşesinde ekonomist Remzi Özdemir ile YouTube’da olan konuşmalarını köşesine taşıdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’un ilk köprüsünün temel atma töreninde muhalefetin Kanal İstanbul’a olan karşı duruşunu eleştirerek “Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar" diye konuştu. Evren Devrim Zelyut’un Remzi Özdemir ile yaptığı röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerle masaya yatırıldı.

Remzi Özdemir Erdoğan’ın bu sözlerine karşılık olarak konuyla ilgili çok kritik iki noktayı işaret etti ve “Erdoğan artık kaybedeceğini biliyor!” yorumunu yaptı.

Evren Devrim Zelyut’un “Erdoğan gideceğini itiraf etti!” başlıklı yazısı

Avrasya Yatırım isimli YouTube kanalımda hafta sonu üstadım Remzi Özdemir'i konuk aldım. Konu Kanal İstanbul'du. Kendisine Erdoğan'ın "Yatırımcıları tehdit ediyorlar. 'Geldiğimizde bilesiniz ki ödeme yapmayacağız, elinizden alacağız' diyorlar. Bankaları, projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar" sözlerini sordum.

Öncelikle bu sözleri söyleyen Erdoğan, eski Erdoğan mıdır? Her seçime mutlak bir galibiyet havası ile giren o lider nerede? Remzi Özdemir'in cevabı net oldu: Erdoğan artık kaybedeceğini biliyor!

Özdemir konuyla ilgili çok kritik iki noktayı işaret etti:

1- Uluslararası tahkim mahkemesi Erdoğan'ın dediği gibi söke söke Türkiye Cumhuriyeti'nden para alamaz. Orası her şeyden önce bir mahkeme ve Türkiye Cumhuriyeti'ni bariz bir şekilde zarar ettirmeye yönelik sözleşmelerde iyi niyet aranamaz. Dolayısıyla bu yanlış işe bile bile girmiş, piyasa koşullarına aykırı, bir tarafın anormal zenginleşmesine hizmet eden sözleşmelerden dolayı tazminat oluşmaz. Aksine bu insanların bugüne kadar aldıkları hak edişler nedeni ile Türkiye Cumhuriyeti'nin de dava açma hakkı doğar. Yani gelip, soyup soğana çevirip ütüp kaçmak, tahkim beni korur diye bir şey yok. Kanal İstanbul'da tahkime onlar götürürse harici projeleri de Türkiye Cumhuriyeti götürür. Kim haklı kim haksız ortaya çıkar. Zaten hakkı olana denilecek bir şey yok. Ama haksız para kazananlardan da bu para son kuruşuna kadar tahsil edilir.

2- Erdoğan'ın tahkime giderler sözü aslında çok tehlikeli. Çünkü Türkiye'ye bundan sonra gelecek yabancı sermaye şunu söylemez mi? "Eğer ben tahkime gideceksem, Türkiye'de ne işim var?" İşte Erdoğan'ın siyasette kullandığı öfke dilinin içeride yarattığı kutuplaşmayla dönüp yabancı sermayeyi nasıl baltaladığını bir kez daha görüyoruz.

Bu olumsuz durumu doğrudan yabancı sermaye girişleri de teyit ediyor. 2015 yılında gelen sermaye 10 milyar dolar, 2016'da 6,9 milyar dolar, 2017'de 3,7 milyar dolar, 2018'de 3,4 milyar dolar, 2019'da 1,1 milyar dolar, 2020 yılında ise bırakın girişi eksiye döndük.

Erdoğan gideceğini artık biliyor. Bunu kuvvetli bir ihtimal olarak görüyor. Ama iktidarının devamını sağlayacak, enflasyon ve işsizlik sorunlarını kalıcı olarak çözecek işlere de girmiyor. Aklında hâlâ 2008-2018 arasındaki beton ekonomisinin rantı var. Ama birisi o sahte cennetin ABD'nin bastığı bol dolarla oluştuğunu Erdoğan'a söylemiyor. Erdoğan başarıyı kendisinde biliyor. Ama alakası yok. Taşı, kumu, çimentoyu karıştırarak millî geliri getirebildiği noktaya getirdi. Ama sonra ne oldu? Üretimden kopan Türkiye buğdayı, samanı bile dışarıdan almaya başladı, Amerikalılar doları geri çekince takke düştü kel gözüktü.

Erdoğan, Güney Kore gibi üretime yönelik hamleler yapmadı. Beton işinin bittiğini kabul etmedi. Oysa bunun yerine stratejik sektörler seçip yeni bir ekonomik kalkınma modeli belirleseydi, hem kendi siyasi kaderini hem de ülkenin kaderini değiştirebilirdi. Oysa ne yaptılar? Biz her şeyi biliriz havasına girip planlamayı bitirdiler. Yılların Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 2011 yılında kaldırıldı. Ekonomi hedefsiz, plansız, programsız kaldı. Plan yapmayı power point sunumda, cek-cak etme sanan liyakatsiz ekipler ekonomiyi yönettiğini zannetti. Bu arada 128 milyar dolarlık rezervi bitirdiler. Büyümeyi üreterek değil tüketerek sağlamayı maharet bildiler. Sonunda ekonomi batağa saplandı.

Türk halkı artık betonu da, betonla ilgili projeleri de, o projeleri çılgın proje diye yutturanları da istemiyor. Kanal İstanbul bu ülkede kazılmayacak. Çünkü Erdoğan 2023'te gidecek. Bunu da en iyi kendi biliyor.