Genel Olarak Çocuk Kavramı

Çocuk, sözlükte anne karnında ya da bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan olarak tanımlanmaktadır. TCK’da çocuk; “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi”, Çocuk Koruma Kanunu’nda ise; “daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi” olarak düzenlenmiştir. Yani, yasal düzenlemeye göre 18 yaşından küçük her birey çocuk olarak değerlendirilmektedir.

Bir başka anlatımla ise çocuk; zihinsel, fiziksel ve ruhsal yönden tam bir olgunluğa erişmemiş toplumdaki rol ve görevlerini henüz öğrenmekte olan, bakıma ve eğitime ihtiyacı olan varlıktır. Henüz gelişim aşamasında olan ve geleceğimizin güvencesi olan çocukların sevgiye, şefkate ve korunmaya herkesten daha çok ihtiyacı olduğu tartışmasız bir gerçektir. Nitekim, çocukluk dönemi bireyin kişiliğini ve yetişkinliğini biçimlendiren bir dönemdir. Bu sebepledir ki; çocuk, haklarının hukuksal ve anayasal düzende korunması gerekir.

Çocuk haklarına ilişkin birçok uluslararası sözleşme ve düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemelerin en önemlilerinden biri ise; bizim de taraf olduğumuz ve ayrıntılı olarak çocuk haklarını düzenleyen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’dir. Bahsi geçen sözleşmede de; “Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” denerek 18 yaşından küçüklerin çocuk olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir.

Çocukların Ceza Sorumluluğu

Çocuk adalet sisteminin temel amacı çocukların cezalandırılması değil, topluma yeniden kazandırılmasıdır. Tam da bu yönüyle genel adalet sisteminin temel amaç anlayışından ayrılmaktadır. Nitekim, söz konusu anlayış dolayısıyla çocuk adalet sistemi içerisinde yer alan çocuk mahkemelerinin temel görevi; suç işlenmesini önlemek ya da suça sürüklenen çocukları cezalandırmak değil, suça sürüklenen çocukların suç işlemeyi bir yaşam biçimi haline getirmelerini önleyerek topluma yeniden kazandırılmasını ve güzel bir gelecek kurmalarını sağlamaktır.

Çocuk adalet sistemi içerisinde belirlenmesi gereken bir diğer nokta ise, ceza sorumluluğun hangi yaşta başlayacak olduğudur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre; asgari ceza sorumluluğu yaşı 12 olarak kabul edilmiştir.

1. 12 yaşını doldurmamış çocukların,

2. 15 yaşından küçük sağır ve dilsiz çocukların,

3. 12 – 15 yaş arasında olan ancak işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamayan ya da davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş çocukların,

4. 15- 18 yaş arasındaki işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamayan ya da davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş sağır ve dilsiz çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır.

Görüldüğü üzere; kanun koyucu ilk iki haldeki çocukların ceza sorumluluğunun olmadığını hiçbir araştırmaya gerek kalmadan kabul ederken, son iki halde somut olaya göre durumun araştırılıp çocuğun ceza sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğinin düzenlemiştir. Söz konusu araştırmayı yapacak olan kurumun mahkemeler olduğu Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 20. maddesindeki “Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekizyaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir.” düzenlenmeden açıkça anlaşılmaktadır.

Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereğince, hukukumuzda her ne kadar çocuklar açısından çeşitli düzenlemeler yer alsa da, bu düzenlemeler çocuk adalet sisteminin temel amacını gerçekleştirmek için yeterli nitelikte değildir. Hukukumuzda daha çok çocuk adalet sisteminin amacının aksine suçun ve suçlunun cezalandırılması amacı çocuklar açısından da uygulanmaya devam etmektedir. Ayrıca ceza yargılamasının uzun sürmesi ve çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasının çocuğun 18 yaşını doldurması ile sona ermesi durumu nedeniyle bahse konu güvenlik tedbirleri çocuklar açısından yeterli olmamakta ve fazla bir yarar sağlamamaktadır. Bu sebeple; çocuklara uygulanacak hükümlerin Çocuk Adalet Sisteminin temel amacı olan çocuğun topluma yeniden kazandırılması doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir.