"Anlatacak bir başarısızlık hikayen yoksa dostum; hiç yaşamamışsın demektir; bana başarı hikayenden bahsetme! Başarısızlığın kalitesinden bahset!" derken bilge, bugün daha iyi anlıyoruz ne demek istediğini...

Hayatın ve yılların inişli çıkışlı kulvarlarında dolaşan her insanın elbette bir hikayesi olacaktır. Bu hikâyelerin dahiyane  ve  kaliteli olanlarından bahsediyordu bilge! Bir siyasal parti, bir şirket, bir futbol klübü, bir fabrika, bir çiftlik veya bir devletin yönetim anlayışında, verilen kararların ne derece yapıcı veya yıkıcı olduğunu değerlendirmek için elbette sonuca bakar herkes! Herkesin sonuca bakmasını bosver dostum; sen başlangıçlara ve aşamalara bakacaksın ve doğru bildiklerini paylaşacak ve gidişata müdahale edeceksin!

Gerçekten bir inat, çok bilmişlik, aşırı özgüven tavrı sergileyenlerin aldığı yollar ortada elbette! Kaliteli başarısızlık derken sevgili dostum; bir ülkenin hiç akla hayale gelemeyecek biçimde inatla ve günlük aklın rotasıyla bir o yana bir bu yana savrulmasindan bahsediyoruz...Her gün bir sürpriz olacak beklentisi, o savunulan "istikrar" ın tam tersi işlerin olup bittiğini gösteriyor. İnsanların acziyet içinde bir yaşama sürüklenmesi,  umutsuzluk ve de güvensizlik, tarihin derin koridorlarında pek çok örneği olan, deneyimlenmesi gereken bir yaşanmışlık örneği iken insanın aklı almıyor; nasıl olur da aynı hatalara imza atılabiliyor ve iyi niyetli uyarılar dikkate alınmıyor. Sevgili dostum, kısaca kaliteli başarısızlık, işlerin  güçlerin  kötü gittiğini bile bile vazgeçmemek ve bildiğinde inat etmekten başka bir şey değil seninkisi...Ve çoğu kez de bunu kabullenmemektir. Yönetenlerin varlığı, devletin varlığıyla eşdeğer tutulup "katlanacaksınız!" dercesine toplum baskılanır, devlet gelenekleri gözardı edilir, rakiplere gözdağı verilir ve bu film mümkün oldukça uzatılır zaman kazanmanın avantajı olarak görülür.  Bu arada, toplumun bilemediği gizli saklı arayışlar ve pazarlıklar  alıp başını gider...Gider gitmesine de, toplumun bütün ahlakı değerleri de birer birer çöker. İnsanlar birbirine düşürülür, ailelerde huzursuzluklar başgösterir, güçlünün güçsüz karşısındaki pozisyonu ve eli gittikçe güçlenir ve aşağılık insanlık dramlarına dönüşür.  Bütün bunları dillendirmek elbette vatansever insanların görevi olacaktır.

Ancak herkes kendi derdindedir ya da kendi menfaatinin peşinde...

Toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhundan en ufak bir eser kalmamıştır. "Her koyun kendi bacağından asılır " aşağılık düşünce tekrar hakim olur. Herkes kendi küreğini çekmenin derdine düşerken, kurtarıcı bir elin mucizevi bir şekilde dokunması istenir. Ancak hiç kimse, kendisini feda ederek elini taşın altına koyamaz ve insanın bir mucize olduğunu unutur. Mucize sensin sevgili dostum; ileri atılmazsan, haksızlıklara karşı gelmezsen, sahip olduğun liderlik yeteneğini cesaretle kullanmazsan hiçbir şey değişmez; kimse yardım etmez o topluma! Sorumluluk alacaksın, kötülüklerden beslenmekten kaçacaksın...Sen bir şey tapmazsan kimse bir şey yapamaz; önder olacaksın başını kaldıracaksın mücadele edeceksin! Sabrederek yol alacaksın, düşüncelerini paylaşacaksın, güçlü karakterlerden oluşan dava arkadaşların bir hareketin  olacak; onları da korkusuzca ön plana çıkaracaksın! Halkın yanında, onun dertlerine ve sorunlarının çözümüne odaklı politikalar gelistireceksin ve de kötü gidişe bir son vermenin yolu olan zaman kaybetmeden seçim isteyeceksin; çünkü kurtuluş bundadır...

Bastıracaksın, seçimi dayatacaksın gece gündüz; hesaplaşma zamanı geldi diyeceksin! Biriken gerginliklere ve siyasal ahlaksizliklara karşı duracaksın; kazanıp kaybetme derdine düşmeden ülken için yapacaksın ne yapacaksın ne yapacaksan! Takılmayacaksın dinin, klasik milliyetçiliğin peşine; oy kotarmak için basitleşmeyeceksin!

Ben farklıyım diyeceksin; ortak aklın pesinde koşmaktan vazgeçmeyeceksin, inandığın davada sabırlı ve gayretli olacaksın; yeni fikirler geliştireceksin!

"Biz  aydınlık bir Türkiye istiyoruz" diyeceksin her konuşmanın sonunda...Aydınlıga giden yolları bıkmadan usanmadan anlatacaksın bir ders gibi; güven vereceksin güven, cesur olacaksın ülken için kendin için değil! Harcadığın zamana bakmayacaksın geleceğe bakacaksın! Gençleri bayrak yapacaksın, enerjilerini ve heyecanlarını bu ülkenin enerjisine ve heyecanına dönüştüreceksin...İnanacaksın kendine ve yaptıklarına, hararetle savunacaksın, iyi bir hatip olmayı da başarmalısın! Derdini beden diliyle, anlamlı çıkışlarınla anlatacaksın! Kürsüde zaman zaman ateşli zaman zaman da sükunetle konuşacaksın; bir rüzgar gibi bir deniz gibi olacaksın! Bak o zaman sevgili dostum neler olacak neler?