"Yeryüzünün egemenliğini şeytan ele geçirmiştir" diyerek ahkam kesenler, kocaman bir yalana aracılık ediyorlar, ama bunun farkında değiller sevgili dostum!
Bu dünyayı mutlu olabileceğimiz bir yer olarak kabul etmeyenler yanılıyorlar...

Esasında her şey var yaşamın içinde...

Yaşanılması gereken acı ve tatlı ne varsa!
Ne diye şeytana kızarsın ki!

Bir iyilik yap da o sana kızsın! 
Elbette her şey doğada başlar; doğada  biter...

Sizin ne yaptığınız ve kim olduğunuz hiç de önemli değil!
Namussuz insanların dilinden, en namuslu sözleri duyarsan hiç de şaşırma!
Seni karanlıktan aydınlığa çıkaran akılla uğraşmak yerine, aydınlıktan karanlığa sokan akılsızlıkla uğraşman perişan etti sevgili dostum!
Bu dünyaya mücadele etmek ve kendini geliştirmek için geldiğini düşünenler, iyiliğin ve kötülüğün de insanın içinde varlığına inanıyor; hatta savaştığına...

Belki de yaşamımızda, iyilik galip geldiğinde, manevî olarak zenginleşmiş oluyoruz.

Şu soruya cevap vermek güç olsa gerek: Mutlu muyuz yoksa değil miyiz?

Galiba bu tercih bize ait değil, bunu belirleyen bizler değiliz...

Evet insanın yaşamında pişman olduğu zamanlar olduğu gibi, sürprizlerle karşılaştığı zamanlar da var. Şaşılası şeyler sunar bize. Bunlar, tek başına hayatı yaşamaya değer kılar. Çoğu insan için mutluluğu arama diye bir şey de yok!

Öyle bir mutluluk da yok!
Sadece, akıp giden zaman ve akışına bırakılan bir hayat! 
Şu da bir gerçek ki sevgili dostum! Kendi küreğini kendin çekmediğin sürece bir yere varamiyorsun, bir amaca bağlanamıyorsun...