Siyaset, yalancı pehlivan üretilen bir fidelik haline dönüştü sevgili dostum!
Yada mermer ve tunç yerine mukavvadan heykeller yapılan bir atölye. Balmumundan garip ve biçimsiz karnaval kuklaları yetiştiren bir imalathane gibi oldu.
Arada bir büyük adam da karışır içlerine elbette...
Ne devlerin cüce haline geldiğini, nasıl mum gibi eridiklerini, kardan yapılmış arslanlar gibi bir kucak çamurdan ibaret kaldığını görürüz...
Oysa önemli ve kalıcı olan gitme vakti geldiğinde gitmektir. Gitmeyi zamanında başarabilenler, gönüllerde yer etmekle kalmayıp şükranla anılmakta. Ya sen ne yapıyorsun?
Düşünmek ve düşünceleri paylaşmak, insan olma iddiasındakilerin ibadetidir. Renklilik ve çeşitlilik her daim makbul görülmüştür bu coğrafyada. Anlayabildiğini, insan olan paylaşır, anlamadığını paylaşmaz.
Elbette en doğrusunu Allah bilir. Herkesin yetenekleri bakımından birbirinden üstün yönleri vardır elbette. Bunları insanın ve insanlığın gelişimi için kullanmak ise erdemli bir davranıştır. Yırtmaya gelince, herkesin yırttığı bir şeyler vardır. Neyi ve kimin yırttığını hiç kimse bilemez!
Dış mihraklar masalından vazgeç be sevgili dostum!
Esasında, adaletsiz olunca,hukuksuz olunca beka sorunu yaşıyorsun, yaşatıyorsun, yalpalıyorsun, yalpalatiyorsun, kendine de millete de hayatı zindan ediyorsun! Sonra da helalleşme, sabır diliyorsun ve de Allah kurtarsına götürüyorsun işi! Yapma, etme! İlahi mahkemede anlatacak güzel bir hikayen olsun istemez misin?
Mesele, aç kalmak tok olmak,kazanmak ve kaybetmek meselesi değil, önce insan olmak ve insanlığın gönlünde yer almaktır. Bundan daha güzel ne olabilir ki! Bunu sen de çok iyi biliyorsun; vazgeç bu iflah olmaz inat ve kibrinden!
"Bizim için çiçek, henüz açılmamış, tohum halinde toprakta dururken değil; ancak şekillenerek, renklenerek açtığı zaman çiçektir. Bir fikir de ancak ifade edildiği zaman bir fikirdir..."