Her ne kadar hayat planlanabilir gibi görülse de sevgili dostum, bu her zaman için geçerli değil. İnsan, gücü ve yetenekleri ölçüsünde ilerleyebiliyor ve yol alabiliyor. Karşılaştığı her güçlük veya engel karşısında başarılı olacak diye bir kural yok elbette. Bazen geri çekilip duraklamak, bazen de iç sesini dinleyerek yeni hamleleri planlamak zorunda kalıyor. Ülkemizde deprem dolayısıyla  yaşananlar da, sadece ölümün bir kader olduğunu gösteriyor. Ölme şekli ise tamamen dramatik; kötü ölüm kısacası. Düşünebiliyor musun sevgili dostum; bir anda, ülkenin büyük bir coğrafyası yıkıma uğruyor; on binlerce insan enkaz altında kalıyor... Oysa ki, tabiat kendi döngüsünde iken, biz ise ona meydan okumanın ukalâlığındayız. Sonuç büyük bir hayal kırıklığı ve hüsran...!

İster istemez insanların da, hayata bakışı netleşiyor bir şekilde...Herkes, kendince sorguluyor olan biteni. Konuşulmayanlar artık konuşulur hale geliyor. Bir bakıma korku duvarı da aşılıyor.

Kimi, koşul ve zorluklar ne olursa olsun Atatürk'ün emanetini bırakmayacağım diyor...

Kimi, doğru ve hak yoldan ayrılmayacağım diyor...

Kimi, düzgün ve dürüst insan olarak kalmaya devam edeceğim diyor...

Kimi, Türklüğümü asla unutmayacağım diyor...

Kimi, tarihsel, kültürel, dil birliği olan her TC vatandaşı kardeşimi koruyup kollayacağım diyor...

Kimi, ayrışma ve ayrıştırmanın tarafı olmayacağım diyor... 

Kimi iç ve dış düşmanlara karşı daima tetikte olacağım diyor...

Kimi, gördüğüm tehlikeli durumların karşısında herkesi uyaracağım diyor...

Kimi dinci, çakma milliyetçi, dost gibi görünen yılanların önlerini ezberleyeceğim diyor...

Kimi, herkesin duygu ve düşüncelerini, özgürlükler çerçevesinde özgürce söylemesi gerektiğini destekleyeceğim diyor...

Kimi, ülkenin kültürel miraslarına sahip çıkacağım diyor...

Kimi, doğayı elimden geldiğince koruyacağım diyor...

Kimi, her ideolojiyi inceleyip fikrimi ondan sonra belirteceğim diyor...

Kimi, cahiller ile sohbeti kestim ve kesmeye devam edeceğim diyor...

Kimi, insanlığın ortak değerlerine saygı gostereceğim diyor...

Kimi, bol bol ağaç dikeceğim diyor...

Kimi, gördüğüm her yanlışın karşısında duracağım diyor...

Kimi, yumuşak konuşup beni zehirlemeye kalkan, salyalarıyla beni uyuşturmaya çalışan canlıları tek tek kayda alacağım diyor...

Kimi, yapılanları unutmayacağım diyor...

Kimi, akıl ve bilimi esas alacağım diyor... 

Kimi, irdelemeye ve sorgulamaya üşenmeyeceğim diyor...

Kimi, benimle iletişimini "din, dil, ırk, kültür" gibi hassas konular üzerinden yürütmeye çalışanlara karşı uyanık olacağım diyor...

Kimi, insanın dili ve kalbi farklı söyler; ikisi de birbirini onaylayan insanların yanında olacağım diyor... 

Kimi, sürekli gülen ya da ağlayanlardan uzak duracağım diyor...

Kimi, eş, dost, akraba, kardeş durumunu kullanmak isteyenleri de öpeceğim diyor...

Kimi, beni sürekli onaylayan veya karşı çıkanlardan hızla uzaklaşacağım diyor...

Kimi, bana bir bardak su vereni de, bir bardak suyu esirgeyeni de hafızama kazıyacağım diyor...

Kimi, irdeleyeceğim diyor...

Kimi, beni azaltan, enerjimi ve zamanımı çalmaya çalışanları yaşam fihristimden geri dönüşüm çukuruna atacağım diyor...

Kimi, tek kullanımlık hayatımda bana değer vereni unutmayıp kimseye ederinden fazla değer vermeyeceğim diyor...

Kimi, beni gerçek seveni seveceğim, çıkarcı canlı türüne izin vermeyeceğim diyor...

Kimi, nereden geldiğimi ve kim olduğumu unutmayacağım diyor...

Velhasılı kelam sevgili dostum; herkes kendince bir şey diyor da, ya sen ne diyorsun önemli olan bu!

Diyorsan ki, "hayat bu, her şey mümkün; yolcu yolunda gerek, ölenle ölünmez, ölüm hak, miras helâl" işte  şimdi hapı yuttun...

Nihayetinde en büyük korku, korkudan korkanlar için geçerli...

Evet biz de korktuk sevgili dostum! Ancak, yürümemizi, hamleler yapmamızı gerektiren sebepler, korkmamızı gerektiren sebeplerden daha fazlaydı...