Bir 27 Mayıs Yazısı….

62 yıl önce gerçekleşen 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin bizim hep bildiğimiz, müdahalenin ülkenin sürüklendiği kaos ortamından kurtarılması için Türk Silahlı Kuvvetlerindeki 37 albayın emir komuta zinciri kurmaksızın gerçekleştirdiği bir askeri müdahale olarak cereyan ettiğidir. Müdahale gerçekleştikten sonra, askeri müdahaleyi gerçekleştiren subayların oluşturduğu Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi meclisi feshedip, hükümeti iş başından uzaklaştırarak, dönemin genelkurmay başkanını tutuklayarak ülke yönetimine el koymuştur. Askeri Müdahalenin gerçekleştiği, Albay Alparslan Türkeş tarafından 27 Mayıs 1960 sabahı saat 5.25'de radyodan okunan bir bildiri ile duyurulmuştur.

Günün mana ve ehemmiyeti açısından gelin 27 Mayıs 1960 müdahalesine daha yakından bakalım. Gerçekten bildiğimiz şekilde mi olmuştur? Bu konuda okuduğum onlarca kitap ve internet yaygınlaştıktan sonra özellikle Amerikan menşeyli istihbarat sitelerinde okuduğum makaleler ezber bozan cinsindendir.

27 Mayıs Askeril müdahalesini anlayabilmek için 1950 ile 1960 yılları arasında kalan 10 yıllık zaman diliminin dünyasında ki uluslararası güçler dengesine iyi bakmamız gerekir. Başbakan Adnan Menderes'in zannedildiği gibi hiç de öyle Amerikan uydusu bir politikası olmadığı, aksine yüzde yüz bir Fransız-İngiliz uydusu bir politika olduğu görülür. Gerek Kıbrıs'ta ve gerek Mısır'da İngiliz politikasına uygun davranmıştır. Dönemin en önemli sorunlarından olan Süveyş kanalının kullanılması meselesinde Adnan Menderes İngiltere ve Fransa'nın yanında Amerika'nın karşısında yer almıştır. İngilizlerin desteklediği Irak Devlet Başkanı Nuri Said, iç muhalifleri tarafından darbeyle görevinden uzaklaştırılıp öldürüldüğünde oturup başında ağlamadığı kalmıştır. Cezayir'de Fransa'nın Amerika güdümlü güçler tarafından kovulması operasyonlarında Fransa'yı desteklemiştir.

Fotoğrafta görüldüğü üzere, Adnan Menderes'in Fransa ve İngiltere'nin yanında Amerika'ya karşı tavır alması Amerika'nın kanına dokunan bir mesele olup 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi'nin yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.

Dr. Cüneyt Akalın'ın "Uluslararası İlişkiler Ortamında 27 Mayıs Müdahalesi" başlıklı doktora tezi konu ile ilgili hazırlanmış tek ve mükemmel bir çalışmadır. Bu bahiste anlatacaklarımızın hemen hepsi bu kaynakta geçmektedir.

d1ba1ea9-cbcb-4477-baa8-0259573fb3af

27 Mayıs askeri müdahalesi 2 Şubat 1959 ile 12 Şubat 1959 tarihleri arasında Almanya'nın Nürnberg şehrindeki Amerikan 7. Ordu Karargâhında planlandığını, örgütlendiğini ve bir yıl kadar sonra gerçekleştirildiğini sanırım bugüne kadar duymadık. Amerikan 7. Ordusu, 1945'de Almanya'yı işgal etmiş olan Amerikan ordusudur. Aynı zamanda Amerikan'nın Avrupa ordusudur.

1956 yılında Başbakan Adnan Menderes yönetimine karşı Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kaynaşmalar başladığında birbirinden habersiz iki, üç kişilik cuntalar oluştu. Bu cuntalar içinde en önemlisi, dönemin önemli istihbarat subaylarında Sadi Koçaş ve arkadaşları Osman Köksal, Dündar Seyhan ile birlikte Tuzla Piyade okulu merkezli oluşturdukları cuntaları ile diğer cuntalardan çok farklı bir yol izleyerek kuvvet komutanlarından birini yanlarına çekmek için çalışırlar. Aksi takdirde gerçekleştirecekleri harekatın başarıya ulaşamayacağını belirtirler. Ayrıca diğer bir hedefleri, hücre elamanlarından Osman Köksal'ın Genelkurmay Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığına atanmasını sağlayarak, Adnan Menderes muhalifi subayların ordu içinde istedikleri yere atanmasını sağlamaktır. Bu vesile ile cunta başı Sadi Koçaş'ın hazırladığı listeler doğrultusunda Türkiye'nin kritik bölgelerine istedikleri atamaları yaparak günü geldiğinde Adnan Menderes'in ipinin çekilmesi sağlanacaktır. Bu plan uğruna dönemin Kara Kuvvetleri Komutan Orgeneral İbrahim Necati Tacan öldürülmüştür. 1957 yılı sonlarında Erzincan'daki üçüncü ordu komutanlığından Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanan Orgeneral İbrahim Necati Tacan'a, 26 Temmuz 1958 tarihinde Sadi Koçaş yönettiği cuntanın gizli planının bir parçası olan Osman Köksal'ın genelkurmay personel dairesine atanmasını ister ama komutan bunu reddeder. Artık plan cuntayı oluşturan üç kişi dışında bir kişi tarafından bilindiği için o bir kişinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. O nedenle 28 Temmuz 1958 tarihinde Ankara-Konya karayolunda Orgeneral İbrahim Necati Tacan geçirdiği ani kalp krizi sonucu vefat eder. Otopside ölümlerin kalp krizi ile gerçekleştiği sonucu veren, 1956'da keşfedilen bir casusluk silahı ile öldürüldüğü yolunda çeşitli iddialar halen günümüze kadar gelmiştir.

İbrahim Necati Tacan öldükten sonra yerine Orgeneral Cemal Gürsel atanır. Sadi Koçaş'ın başını çektiği cunta Gürsel ile ilişkiye girmeye çalışır. Tam bu sırada Almanya'daki Amerikan 7. Ordusundan Cemal Gürsel'e ordunun kış tatbikatlarını izlemeleri için bir davet gelir. Oysa bu davetin doğrudan Genelkurmay Başkanı'na gelmesi gerekir. Cemal Gürsel'i yanında iki subay daha getirebileceği söylenir. Cemal Gürsel emir subayı ile birlikte giderken üçüncü kişi olarak cuntanın lideri ve Cemal Gürsel'in protokol müdürü Sadi Koçaş guruba eklenir. Dönemin Genelkurmay Başkanı bir dördüncü kişi olarak yeğeni orgeneral Mehmet Mete'yi dâhil eder. Çünkü Genelkurmay Başkanı Şükrü Erdelhun'un burnuna yanık kokuları gelmiştir. Zira Amerikan 7. ordusunun daveti bir garip davettir. Amerikan 7. Ordu karargâhında, Sadi Koçaş Şükrü Erdelhun'un peşlerine taktığı generali atlatmanın bir yolunu bularak iki Amerikalı subay, Sadi Koçaş ve Cemal Gürsel 13 gün süreyle müdahaleyi nasıl planlayacaklarını konuşurlar. Sonuçta Ceal Gürsel bu cuntanın lideri olmayı kabul eder ve kendine Faik Bey kod adı verilir. 12 Ocak 1959'da cuntanın ikinci Osman Köksal Genelkurmay Personel Başkanlığına atanır. 17 Ocak 1959 tarihinde Adnan Menderes'i taşıyan uçan Londra'da düşer. Adnan Menderes bu kazadan sağ kurtulur. Sadi Koçaş anılarında bu kaza için "bizim işimizdi" der.. Cuntanın görünmez bir numarası istihbaratçı Sadi Koçaş "kaza öyle açıklandığı gibi sis olayı galan değildir, pilot çok yakın bir arkadaşımdır. Asker kökenli sivil bir pilottur." diyerek çok imalı bir cümle kurar. Yani kaza değil bir suikasttır. 

Adnan Menderes uçak kazasının kendisine yapılan bir suikast olduğunu anlamış olacak ki 1959 yılından itibaren Rusya'ya yönelen bir politika izlemeye başlamıştır. Bu yöneliş iktidardan devrilmesini tetiklemiştir. Emir komuta zinciri içinde gerçekleşmiştir. Emri veren ABD savunma bakanlığı Pentagon’dur, sonrasında ise Amerikan 7. Ordusu, Cemal Gürsel'in başında olduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve diğer subaylar.

27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile Adnan Menderes iktidardan devrildikten sonra yönetimi ele alan ve NATO'ya Cento'ya bağlıyız diyen Milli Birlik Komitesi'nin 28 Mayıs sabahı ilk tanıyan Amerika Birleşik Devletleri'dir. Müdahale tamamlandıktan sonra 235 general ve 4171 subay haberleri olmadan emekli edilmişler, zamlı çift emekli ikramiyeleri ve zamlı maaşları NATO'nun Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Norstel, 12 milyon dolarla Türkiye'ye gelir. Yani 27 Mayıs Menderes yanlısı subayları Amerikan parasıyla ordudan tasfiye ederek gerçekleşmiştir.

Buraya kadar anlattıklarım, 27 Mayıs için bir kesittir. Öncesi ve sonrası için geçerli değildir. Ama sonrasında ne oldu derseniz, örneğin 29 Ekim 1960 tarihinde yani askeri müdahaleden sonraki ilk Cumhuriyet Bayramı'nda resmigeçit yapan askeri uçaklar havada yan yana gelerek "İkinci Cumhuriyet" yazısı yazarak uçmuşlardır. O dönemin gazetelerinden 27 Mayıs Anayasası ikinci cumhuriyet anayasası olarak geçer.
62 yıl önce bugün gerçekleşen 27 Mayıs Askeri Müdahalesi, Turuncu Devrimlerin ilki olup, kansız ve dehşet derecede akıllı organize edilmiş bir plânın eseridir.