Başarısız olan kişilerin, çirkin rekabet şekline, yengeç sepeti sendromu adı veriliyor; düşünce dünyasında...Kısaca  yükselen kişiyi aşağı çekme durumu olarak da özetlenebilir sevgili dostum!

Ülkemizde gayet doğal, alışıldık ve sıradan yaşanan bir şey yani!

"Ben başaramazsam, sen de başaramazsın!" ya da, "ben sahip değilsem, sen de olamazsın" baskısı açıkçası...Haset, kin ve nefret üzerine kurulu bir tür manevi hastalık...! İyi bir tedavi şart!

Bu sendromun hikâyesi şöyle gelişiyor: Yengeçler yakalandıklarında,  ağzı açık bir sepete konuluyor. Tek bir yengeç, sepetten kaçabilirken, birden çok yengeç olduğunda ise biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu tutuyor; aşağıya çekiyor; yaralıyor; böylece hiçbiri sepetten kaçamıyor. 

Özellikle iş dünyasında, rekabetle ve hırsla çok sık karşılaşıyoruz. Bir kişi, iş arkadaşının başarılı olmasını istemediğinde onu engellemeye çalışması, aynı zamanda başarılı arkadaşlarını psikolojik şiddete varan davranışlara maruz bırakmış oluyor...Bir kişinin başarısını örselemeyi düşünen o kadar çok insan var ki, bu tarz insanlarla hayatımızın her alanında malesef karşılaşıyoruz.  Buradaki en önemli nokta, iş ahlâkından yoksun insanların ruh hallerinden sadece birini yansıtması...

Velhasılı kelam sevgili dostum; vahşilikle medenilik arasında kalan milletlere özgü bir davranış bozukluğu açıkçası...! Her ne yaparsanız yapın,  bu türden insanlar, uzaktan ya da yakından hayatınızın bir köşesinde rastlayabileceğiniz türden insanlar..! Uzak durmakta yarar var; nerde haset, kin, nefret, kıskançlık, çekememezlik ve gıybet var; orada ne huzur var ne de barış ve esenlik... Allah korusun!