Babacan derken sevgili dostum; herhangi bir siyasi lidere vurgu yapmak gibi elbette bir derdimiz yok! Devletin, halkını koruyup kollayıcı insani tavırlarından ve duruşundan bahsediyoruz elbette! Son yıllarda Türk toplumunun hasret duyduğu siyasi dinginlik ve sükûnet özleminden bahsetmekle yetineceğiz sonuçta...

Siyasetçilerin, her nasılsa millet ve cumhur ittifakı şeklindeki iki ayrı bloklaşmanın Türk siyasetine neler kazandırdığı veya neler kaybettidiği konusunda kafa yormak gibi bir derdimiz olacaktır...

Sevgili dostum; siyaset yapmayı bir meslek olmaktan çıkarmakla başlamalısın elbette öncelikle. Bunu açık ve net olarak söylemekten imtina etmemelisin.Ikinci olarak, çok partili koalisyonların siyasi tarihimizde bıraktığı olumsuz imajları da silmek gibi bir mücadelen olmalı! Siyasetin cesaret, bilgi ve donanım, karizmatik liderlik ve hitabet sanatına hakimlik ve bir kadro hareketi olduğu gibi, bir güçlü organizasyonun eseri olduğunu da unutmamak gerektiğine inanmalısın...İddialı olmalısın, kadrolarının enerjisine ve heyecanına güvenmelisin ve de  tek başına ülkeyi yönetmeye talip olmalısın! Diyebilirsin haksızlık ettiğimi; lakin toplumun genelinin bir kurtarıcı lider arayışında olduğunu da unutmamalısın...Gelecekte iktidar olduğunda, ekonomi ve maliyeden sorumlu bakanlarını, milli eğitim ve adalet bakanlarını sağına ve soluna dizmelisin! Biz bu yola baş koyduk; milletimize ve kanayan yaralarına derman olmak için yola çıktık demelisin...Unutma ki, toplum her nasıl değerlendirirsek degerlendirelim; aile mefhumuna önem veren bir millet olarak, halkın karşısına eşin ve çocuklarınla çıkmalısın gerekirse...Mesela muzip bir zekâya ve de espirili, nüktedan bir kişiliğe sahip olup halkla iletişimini iyi kurmalısın. Ama bütün bunları bir tiyatronun sahnesi olarak değil; inandığın bir davan olduğu için yapmalısın...

Velhasılı kelam sevgili distum; yüzyıllardır memleketinin menfaati için bağrına taş basıp her türlü zorluğa göğüs germiş, bugünlere gelmiş bir toplumun evlâtları olarak şunu çok iyi biliyoruz ki, medeni toplumların sahip olduğu her türlü hak ve özgürlüklere fazlasıyla sahip olma hakkını kendimizde görüyoruz. Bütün bunları yaparken sadece ve sadece hakikatlerin ışığında ve aklın yükselen çapında yapma gibi bir derdimiz olduğunu da söylemeliyiz. Sen, sen ol sevgili dostum; inançların ve milliyetin derin kulvarlarında oy devşirmeden; insan gibi, adam gibi yolculuğunu  sürdürmekle mükellefsin. Demelisin; biz bu milletin hizmetkarı degiliz; bu milletin davasının temsilcileriyiz; milletin sinesine dönmüş, taleplerini dikkate alan onurlu insanlarız. Bunları de ve de yap bak sonuc ne olacak! Aklımızın erdiği bu kadar, gerisi Allah kerim...