Hani, her bitkinin tohumu ve her ağacın bir fidanı vardır ya; işte onları, toprağın şefkatli kollarına ekersin, dikersin, sabredersin, adım adım sonucu beklersin; bunun gibi...
Yeşerip yeşermediğini; filizlenip filizlenmediğini gözlersin;
toprak ananın hikmetini ve bereketini keşfetmek istercesine...Belki de konuşursun onlarla; zararsız olduğunu bile bile..."Ne ekersen onu biçersin" veciz sözü, aklının bir ucundadır belki de.
Ayrıntısına dahi girmezsin sözlerin; sadece yaparsın öylesine bir hazzı yaşamak için...
Derdin, mutluluk ve sevgi yükleyip tutunmalarını sağlamaktır belki de...
Korkun ise mutsuzluktan kendilerini imha edip çürüyüp kuruyup gitmeleridir yaşamdan...
Yalnızlığı sevmezler; bir kere öğretmişsindir ve alıştırmışsındır; çünkü onların bir sahibi olduğunu...
Sana can veren güce ibadet edercesine sen de onlara can vermek istersin...
Önce toprağa sonra sana sığınmıştır aslında; sen farkında olmadan...
İnsansan eğer, uzak kaldıkça yüreğinde bir eksiklik hissedersin, gülümseyen bir çocuğu özlercesine...
Sen ise öksüzsündür; yalnızsındır; sığınma arzunu düşünmemişsindir;
çünkü hep sığınılan olmuşsundur. Gün gelip bıraktığında kendini yalnızlığa, elin kolun düşmüştür; boşluğa...
Beynin kemirip durmaktadır kendini; hayatın zikzaklı kulvarlarında. Keşkeler yoktur belki ama hep hüzünler, kederler ve kırgınlıklar sarar bedenini; sen istemesen de. Vefasızlıklar, haksızlıklar çok yapılmıştır sana! Lakin sen yapamazsın başkalarına...
Yapmayı aklından geçirsen de, bilemezsin yöntemini, bilsen de beceremezsin ki!
Velhasılı kelam dostum!
Düşürme kendini, zamanın ve paranın kaypaklığına.
Elbette inanırsın; yük ağır, hüzünler derin olsa da, mücadele azmi,sabır ve zamanın getireceği zorluktan sonra bir kolaylık olacağına...
Güçlükler, çileler ve sıkıntıları bitiremezsin belki ama, kendinden bir ilham perisini yeşertirsin kalbinin saklı hazinesinde ve aklının bir köşesinde...