Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği “hak ihlâli” kararına rağmen yerel mahkemenin yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığına hükmetmesinin ardından yapılan tartışmalar, gözleri AYM’nin daha önce hem iktidar hem de muhalefet tarafından eleştirilen kararlarına çevirdi. 2012 yılından itibaren bireysel başvuruları kabul etmeye başlayan AYM’nin son 8 yılda hükümetin aldığı birçok idari karara, yaptığı yasa değişikliklerine yönelik iptal kararları ile siyasetçi, gazeteci, aktivist ve akademisyenlerden oluşan pek çok önemli isim hakkında verdiği “hak ihlâli” kararları iktidarın eleştirilerine neden oldu. AYM’nin, 2015 yılında imam nikahı kıymak için resmi nikah şartını kaldıran; 2018 seçimlerinden önce seçim ittifakı yasasını anayasaya uygun bularak “mühürsüz oy” tartışmasını başlatan; çoklu baro düzenlemesini anayasaya uygun bulan ve infaz düzenlemesi için Meclis’te nitelikli çoğunluk gerekmediğine ilişkin kararları ise muhalefetten tepki topladı.
AYM’nin Berberoğlu kararı ve ardından yaşanan gelişmeler, geçmişte yüksek mahkeme tarafından verilen ve farklı siyasi aktörlerin zaman zaman ağır eleştirilerine neden olan pek çok kararını akıllara getirdi. Mahkemenin, “kesin” nitelikli kararlarının Berberoğlu davasındakine benzer şekilde uygulanmadığı örnekler de özellikle muhalefet kanadının ciddi tepkilerine neden oldu.
Muhalefet de tepki gösterdi
AYM’nin, 2015 yılında imam nikahı kıymak için resmi nikah şartını kaldıran; 2018 seçimlerinden önce seçim ittifakı yasasını anayasaya uygun bularak “mühürsüz oy” tartışmasını başlatan; çoklu baro düzenlemesini anayasaya uygun bulan ve cezaevlerindeki 100 bin tutuklu ve hükümlünün tahliye edilmesini sağlayan infaz yasasının şekil yönünden iptalini reddeden kararları da muhalefetten tepki topladı.
Tazminat kazandığı dosyadan tutuklandı: Son 3 yıllık süreçte Berberoğlu kararının ardından yaşananlara benzer şekilde AYM kararlarının uygulanmadığı iki örnek olay daha yeniden gündeme geldi. Aralık 2017’de dönemin HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili olan Ayhan Bilgen’in 2014 yılında yaşanan Kobani olayları nedeniyle tutuklanmasının ardından AYM’ye yaptığı bireysel başvurudan “hak ihlâli” kararı çıktı ve Bilgen’e 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi. Ancak 31 Mart seçimlerinde Kars Belediye Başkanı seçilen Bilgen, aynı dosyadan başlatılan soruşturma kapsamında geçtiğimiz ay yeniden tutuklandı.
Alpay ve Altan kararı: 15 Temmuz darbe girişiminin ardından “FETÖ üyesi olmak” suçundan tutuklanan eski Zaman Gazetesi Yazarı Şahin Alpay ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek ve terör örgütüne üye olmak” suçlarından tutuklanan yazar Mehmet Altan’ın bireysel başvurusuna ilişkin AYM Ocak 2018’de hak ihlâli kararı verdi. AYM’nin kararına rağmen yerel mahkeme, sanıkların tutukluluk halinde direndi. Bir üst mahkemeye yapılan itiraz da reddedilince konu yeniden AYM’nin gündemine gelirken; yüksek mahkeme Mart 2018’de Alpay’a 20 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. AYM kararına rağmen yerel mahkeme tarafından tahliye edilmeyen ve yargılama sonunda beraat eden Mehmet Altan için ise Şubat 2020’de 30 bin TL tazminat ödenmesine karar verildi.
‘Karara uyarız ama saygı duymuyorum’
2007 Nisan’ında Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin “367” kararıyla engellenmesi; 2008’de açılan AK Parti Kapatma Davası’nın, “hazine kesintisi” ile sonuçlanması, üniversitelerde başörtüsü serbestisi getiren yasa değişikliğinin iptali gibi kararlar, 2010 öncesi AYM’nin büyük tartışmalara neden olan kararlarıydı. 2010’daki referandumda kabul edilen anayasa değişikliğiyle AYM’nin üye sayısı, görev sürelerinde değişikliğe gidilmişti. 2012’den itibaren de AYM’ye bireysel başvuru hakkı uygulamaya geçmişti. O tarihten sonra da AYM’nin kararlarıyla ilgili hem iktidar hem de muhalefet kanadından eleştiriler gelmeye devam etti.
Twitter kararı: 2014 Gezi olayları ve 17/25 Aralık operasyonlarının ardından o dönem Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) yerel mahkeme kararlarını gerekçe gösterip Twitter’a erişimi engelledi. Konu AYM’ye taşınırken Yüksek Mahkeme alınan idari kararın “ifade özgürlüğünün ihlâli” anlamına geldiğine hükmetti. Karara ilk tepki dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan “AYM’nin verdiği karara uymak zorunluluğu olması hasebiyle bu karara uyarız. Ama saygı duymuyorum” ifadeleriyle geldi.
“Uymuyorum, saygı da duymuyorum”: AYM, 2016’da bu kez MİT TIR’larına ilişkin haberleri nedeniyle “casusluk iddiasıyla” tutuklanan dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verdiği “hak ihlâli” kararıyla Erdoğan’ın eleştirilerine maruz kaldı. Kararın ardından Dündar ve Gül tahliye edilirken, Erdoğan tepkisini “Bana göre medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz. Ben AYM’nin verdiği karara sadece sessiz kalırım ama onu kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” sözleriyle dile getirdi.
“Barış bildirisi” kararı: 2016’da bin 128 akademisyen, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar”ı eleştirdiği “Barış için akademisyenler bildirisi”ni yayımladı. Erdoğan, yayımlanan bildiride imzası olan akademisyenlere sert tepki göstererek “ilgili kurumları gereğini yapmaya” çağırdı. Bazı akademisyenler terör örgütü propagandası yapmak suçlarından gözaltına alınırken bir çoğu da haklarında açılan idari soruşturmalarla üniversitelerinden atıldı. AYM’nin konuyla ilgili bireysel başvurular sonucu verdiği “hak ihlâli” kararına da AK Parti ve MHP’li pek çok isimden tepki geldi. YÖK de AYM’nin kararına karşı üniversitelerden tepki açıklaması istemişti.
Soylu’dan sert çıkış: 676 sayılı OHAL KHK’sı ile getirilen “güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması” düzenlemesi, CHP tarafından AYM’ye götürüldü. AYM, düzenlemeyi “özel hayatın gizliliğine” aykırılık gerekçesiyle iptal etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tepkisini “Sevgili AYM Başkanı, size söylüyorum. Şehit cenazelerindeki 1 yaşındaki çocukların gözyaşlarını ben yaşıyorum. Anne ve babalarla biz konuşuyoruz. ‘Cumhurbaşkanımıza selamlarımızı söyleyin, biz ona inanıyoruz’ diyen anne babaların itimatı biz sorumluluğumuza alıyoruz. Canı yanan biziz” sözleriyle gösterdi. AYM, 5 ay sonra bu kez 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşlerini yasaklayan yasa maddesini iptal etti. Soylu yine AYM Başkanı Zühtü Arslan’a seslenerek, “Bisikletinle işe git gel bakalım. Özgürüz ya. Tamamen her şey güvenlik altında, hadi git. Niye polis koruması alıyorsun, niye eskortlarla geziyorsunuz” dedi. Soylu’nun mesajının ardından AYM Üyesi Engin Yıldırım, Twitter’dan bisikletli iki fotoğrafını paylaşarak “Bisiklet maceram 2020-1992” mesajını paylaştı.