Mezarlarımıza oturmuş da, üstümüze toprak atılmasını bekliyor gibiyiz sevgili dostum!

Bu ne uyuşukluk ve vurdumduymazlık!

Yaşarken ölmek gibi bir ruh hali! Herkes birbirinden uzak ve soğuk, yakın olanlara da düşmanca davranma biçimleri...

Yazık sevgili dostum yazık!

Varsın olsun, ama düşmanlıktan beslenenlere selam durma, kötü olduklarını yüzüne vur ve cesurca şöyle söyleyeceğini...Herkesin ukalaca düşündüğü her ne varsa, bütün ukalâlara karşı dirençli ol!

Gücünü ve aklını kalkan olarak kullanmak çok şeyi çözecektir elbette...

Kötülüklere karşı suskunluk yakışmıyor bizlere, atı alanın Üsküdarı geçmesine de izin verme! Ne o miskinlik ve küskünlük halleri...

Sana yapılanlara karşı sessizliğini korumaktan artık vazgeç!

Bu memleket bizim, hepimizin; gidecek ne başka bir memleket ve ne de başka bir ülke var bizim için! Yaşasın Türkiye, Yaşasın Cumhuriyet diye haykıran insanları mahcup etme!

Uzun özgürlük yolundan dönmek yok elbette!

Ne mutlu Türküm diyene!

Ve Ey Türk Gençliği cümlelerini de unutma!

Bizlere bırakılan bu kutsal mirası yemekle değil korumakla görevli olduğumuzu da unutma ve unutturma!

Korkma ahmakça işler yapanlara karşı mücadele etmekten...

İnsanın şu kısacık ömründe, onurlu yaşamaktan başka bir yaşamın olmadığını bilmelisin ve yarınlara bırakacağın mirasın da kutsal olduğunu anlayacaksın.
Yaşasın Yarınki Özgür Türkiye!

Yaşasın Gençliğin Sönmeyen Ateşi!