Zor bir maçı daha lider ve namağlup olarak geride bıraktık. İlk yarısında etkili bir futbol sergileyemediğimiz ve geriye düştüğümüz maçı çevirip 3 puan almayı başardık. Bu puanların ne kadar değerli olduğunu ilerleyen haftalarda anlayacağız. Rakiplerle puan farkını açtıkça bu durumun stresini yönetmek bir o kadar daha zorlaşacaktır. Burada Abdullah Avcı'ya büyük iş düşüyor. Rize maçı sırasında gösterdiği duygusal yaklaşım ve taraftarla kurmaya çalıştığı bağ, hedefi ne kadar arzuladığını ve başarıya ne kadar inandığını gösterir nitelikteydi. Böyle devam Hocam.
Gervinho'nun sakatlığına çok üzüldüm, talihsiz bir andı. Umuyorum ki eski sağlığına kavuşur. Geçmiş olsun Gervinho.
Maça tutuk başlayan Trabzonspor, rakibin penaltı golüyle geriye düşünce tribünler bir anlık şaşkınlık yaşadı. Neyse ki çabuk toparladılar ve durmaksızın desteğe devam ettiler. Takım da bu desteğe reaksiyon verdi. Bu sezonki inanmışlık bir başka sanki. Yıllardır söylenen o sene bu sene sözü pek dillendirilmese de içten içe sessiz bir haykırışa dönüşmüş durumda. Taraftar istiyor, futbolcular inanıyor, Hoca arzuluyor. Daha ne olsun.
Özellikle maçın ikinci yarısı sahaya konulan karakter tebriği hak ediyor. İstersek biz bu maçı alırız düşüncesi oyunu da şekillendiriyor. Trabzonspor her yönü ile bütünleşince bir başka keyif veriyor. Gönüllerin şampiyonu bu sezon ligin şampiyonu olmak için emin adımlarla ilerliyor.
Taraftar gruplarının tek ses olma girişimi de sonuçlarını veriyor. Tribünler daha organize ve daha etkili. Sahaya 12. adam olarak damga vuruyorlar. Görmek istediğimiz şey de tam olarak bu. Trabzonspor birdir, taraftar birdir. Bu şekilde devam edelim arkadaşlar.
Bu takım geriye düşse de maçı çevirebiliyor. Büyük küçük düşüncesi olmadan tüm rakiplerine saygı duyuyor ve hepsine karşı aynı heyecanla mücadele etmeye çalışıyor. Sakatlara ve eksiklere rağmen kendi oyununu sahaya yansıtmayı biliyor. Tüm bunları görünce bize de şunu söylemek düşüyor;
"Asla vazgeçme"
Sevgi ve saygılarımla.