Ah şu, oy ve seçim meselesi var ya sevgili dostum; sanki sihirli bir değnek, bir mucize getirecekmiş gibi görülüyor ya ona yanarım...
Bir tarafta muhalefet denilen partiler topluluğu,  diğer tarafta ise iktidar bloğu...

Herkes, ama herkes siyaset yapma adına birbiriyle sidik yarışı  yapar gibi laf ebeliğinden hiç vazgeçmiyorlar. Her gün yeni bir konu ortalıkta dolaşıyor; konuşuyorlar da konuşuyorlar. Taraftarlarını memnun etmek isteyen futbol kulüpleri gibiler! 
Bir de demokrasi denilen bir din var galiba, bundan dem vurup duruyorlar da, kimsenin dininden haberi yok ki, demokrasiden haberi olsun. Ülkemizin uzun demokrasi tarihi yolculuğunda başına gelen her ne varsa bir deneyimden ibaret! Siyâset, kronik hastalık gibi bir mesleğe dönüştürülmüş; bundan nemalananlar bırakıp gitmek istemezlerken, nemalanmak isteyenler de, ha bire çığırtkanlık yapıp demokrasi üzerinden ahkam kesiyorlar. Kimsenin demokrat olduğu da söylenemez üstelik! Tek mesele, güya memleketin istikbali ve huzuru...

Hadi ordan! derler insana, düşünen  kitleler. Demokrasilerde çare tükenmez ama kimse çarenin ya da çözümün peşinde değildir aslında! Halk ise bu oyunun en büyük kitlesidir; nasıl onların aklını çelebiliriz; oylarını alabiliriz meselesidir. Zavallı halk, her sandığa gidişte kendini onemli hisseder hissetmesine ama, her zaman ve her devirde bütün maliyete katlanmak zorunda olan kesimdir. Çobanları seçmek gibi bir özgürlüğü vardır; en azından koyun değildir diye düşünerek gönlü ve ruhunu ferah tutar.

Sonrasında ise artık hiçbir ise yaramaz...

Sadece oy kullanan ve başka bir gücü olmayandır. Gün gelir ahlanıp vahlanır, sesini bir şekilde duyurmak ister, bazen de isyankâr konuşmalar yapar durur.

Ama o da ne, sen misin konuşan!

Devletin sopasını hemen ensesinde hisseder; polisin,savcıların huzurunda emre amade durmak zorunda kalır ve hatta  itaatsizlikte suçlanır; anlar devletle uğraşmak zordur, teslim olur ve susar; yıldırılmıştır...

Peki, demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan muhalefet partileri bu seslere kulak verir mi veya bu insanların yanında yer alır mı? Elbette hayır,  sadece lafta... "Taşıma suyla değirmen dönmez" ve "lafla peynir gemisi yürümez" diyen atasözlerimiz tekrar hatırlanır. 
Velhasılı kelam sevgili dostum; iktidarların hatalarını halklar öder.

Muhalefettekiler ise onların başarısızlıklarını bekler ve halkın yanındaymış gibi görünür. Aşağılık bir düzen oluşmuştur artık ve aşağılık düşünceler...
Sevgili dostum; sana bir öneri, yiyorsa ve gerçekten ülkeni seviyorsan yap bunu! Ülkede işlerin yolunda gitmediği kesin olduğuna göre, hiçbir işe yaramayan muhalefet partileri ve onların milletvekillerine söyle hep birlikte istifa etsinler!

Çünkü o meclis bir halk meclisi olmaktan çıkmıştır! Bak o zaman neler olacak...

Bizim aklımız bu kadar gerisi Allah kerim...