Hayat, o kadar acımasız ki sevgili dostum; güven ve kötülük meselesi, Türkiye'nin gizli gündemindeki yerini koruyor. Ekranlara ve gazetelere baktığınızda bunların hiçbirinin tartışıldığını göremezsiniz! Koca koca adamlar olduğu düşünülen kadın erkek herkes, televizyonlarda Ukrayna ve Rusya uzmanı kesilmiş; ahkâm üzerine ahkâm kesip ego tatmini yapmakla meşguller! Memleketin bu tablosuna baktıkça, mutluluğu ve huzuru arayanların, mutsuzluğu ve huzursuzluğu bir o kadar da artıyor sanki...! Toplumun, kadınıyla erkeğiyle çatışma halinde olduğu gerçeğini kimse kabullenmek istemiyor. Özellikle kadınlar günü dolayısıyla, yine şirinlikler yapılarak konu geçiştirilecek; kız çocuklarının eğitimi ve kadınların gerçek sorunlarına kimse parmak basmadan, formaliteler yerine getirilmiş olacak! Böyle zamanlarda, genç nesile neler önerebileceğini bile şaşırıyor insan...
İyice tanımadan, hiçbir insana bağlanma! demek istiyoruz bazen...
Diğer insanların da haklı olabileceğini düşün! diyoruz bazen...
Seni takmayanı sen de hiç takma, konuşmayanla asla konuşma! diyoruz bazen...
Yalanını yakaladığın kişinin düzelebileceğini düşünme! diyoruz bazen...
Doğru olduğuna inandığın insanlara değer ver, hak etmeyenleri sil! diyoruz bazen...
Asla dönüp arkana bakma! diyoruz bazen...
Sır tutmasını bil! diyoruz bazen...
Kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz,
iki damla gözyaşı için asla yumuşama! diyoruz bazen...
Seni sevenlerle, kullananları iyi ayırt et! diyoruz bazen...
Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma! diyoruz bazen...
Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme! diyoruz bazen...
Eğer verdiğin sır o kişide kalmıyorsa ikinci
bir sır şansı verme! diyoruz bazen...
Kendini öven insanlardan kaç! diyoruz bazen...
Karşındakinin, her zaman doğruyu söylediğini varsayma! diyoruz bazen...
Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma! diyoruz bazen...
Velhasılı kelam sevgili dostum; iyiye dair dediklerinizin yanında bunlar kesinlikle çoğunlukta!
Ne dersek diyelim, elbette hayat yaşadıkça öğrenilen ve deneyimlenen bir süreç! Hatasız kul olmaz elbette! Lâkin, insanın başkalarının yaptığı hataları yapacak kadar ömrü olmadığına göre, yine de ders almak önemli bir konu...
Özellikle siyasi tercihlerimizle yüzleştiğimizde, geçmişte öve öve bitiremediğimiz liderlere, şimdi de yatıp kalkıp sövüyoruz. Öyle bir öfke hali ki, anlatmak ne mümkün! Bu sövme halinin, kadını erkeği elbette yok!Çoğunluklar, bırakın hayallerini, hayata dair pozitif bakışını bile çöpe atmış sanki! Malesef, üstü kapatılan ve dillendirilmeyen gerçekler, gün gelip su yüzüne çıkıyor nihayetinde...İşin gerçeği sevgili dostum; şöyle bir siyasi tarihe baktığında, kaldırıma taş olmayacak adamları başımıza taç yaptığımızdan beri, kaldırım taşı olarak bizi dizdiklerini ya da döşediklerini göreceksin...Bu dünyanın her ülkesinde malesef böyle! Yine de, "Allah utandırmasın, bundan sonra" temennisinde bulunmanın ve demenin tam da zamanı...!