Son yıllarda öyle bir toplum kimliği kazandık ki sevgili dostum; komplo teorisyenleri ve astrologlar itibar hiç de gözden kaçmıyor.  Toplum ümidini mı kaybetti veya ülkenin yöneticilerine mı güvenmiyor? nedir anlamak gerçekten zor...

Bir tarafta, küçük dünyaları olup da büyük umutları olan insanlar diğer tarafta ise aman sendeci ve neme lazımcı bir kitlenin oranı katlanıp alıp başını gidiyor. Şizofrenik vakaların yanında ondan kat kat fazla olan bipolar bozukluklar toplumsal yapıyı dibe doğru çekiyor sanki...

İnsanlarin duygu dünyası alt üst olmuşken ve ciddi bir insanlık ve güven sorunu yaşarken, yönetenlerin de yönetemediği bir ülkede, muhalefetin de çözüm  üretemediği bir siyaset rekabetinde halk sahipsiz ve bir o kadar da yapayalnız.

Yakın gelecekte virüs meselesi asılmış olacak belki ama ruhsal bozukluklar alıp başını gitmiş olacak...
Insanın aklını kullanarak gideceği yollar sanki tükenmiş gibi, hemen herkeste bir falcı, astrolog merakı alıp başını gitmiş durumda! Ilginç tipler bunlar; ağızları laf yapıyor;  okuyorlar bu çok belli kendilerini geliştiriyorlar; ciddi ciddi bir meslek rekabetine dönüştürmüşler işlerini; en iyisi benim dercesine ahkam kesip duruyorlar...
Hanı eskiden sarayda, müneccimbaşı önemli bir adamdı ya! Veya muskacıların rağbet gördüğü yıllar...

Çaresiz insanların tutunduğu son dal işte bütün bunlar! Öyle anlaşılıyor ki sevgili dostum; sorunlarını çözmekten aciz olan insanımız, çözümü başka yerlerde arıyor; bir mucizeler zincirinin peşinde koşuyor!

Yazık hem de çok yazık! Bir topluma yapılacak en büyük kötülük bu olsa gerek...

Hani vakti zamanında söylemişti ya bilge:
"Halkı fakir olan ülkede devlet de fakirdir; halkı refah içinde olan ülkede ise devlet de müreffehtir!"

Elbette bu zenginlik, yönetici kafanın davasında ve vatanseverliğinde saklıdır...
Korku ve ümitsizlik şeytandandır derken bilge, ya sen neredesin sevgili dostum!

Kendine  yeni dostlar mı edindin yoksa...