Gül, Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "Ceza Muhakemesinde Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı"nda, adaletin, insanlığın temel gereksinimlerinden olduğunu söyledi.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünü şiar edindiklerini ifade eden Gül, bu yolda yürümeye devam ettiklerini bildirdi.

Hukukun merkezine insan onurunun konulması gerektiğine işaret eden Bakan Gül, 18 yılda hukuk alanında önemli reformların hayata geçirildiğini aktardı.

İnsan onurunu ve saygınlığını koruyan önemli bir prensibin, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda güvenceye kavuşan lekelenmeme hakkı olduğunu bildiren Gül, "Kimse lekelenemez" diyen kanunun, "Soyut, genel, mesnetsiz şikayet ve ihbarlarda kimse şüpheli olamaz" hükmünü içerdiğini vurguladı.

Gül, dünya görüşü, etnik kökeni, inancı, kıyafeti, düşüncesi ne olursa olsun lekelenmeme hakkının istisnası bulunmadığını, bu hakkın 83 milyon için geçerli olduğunu dile getirdi.

Suçludan hesap sormak kadar, suç teşkil eden eylemlerle ilgisi bulunmayan vatandaşın rahatsız edilmemesinin, adli takibe uğramamasının da hukuk devletinin gerekleri arasında bulunduğuna dikkati çeken Gül, geçmiş dönemlerde resmi ideolojinin çizdiği insan tipine uymayanların makbul vatandaş sayılmadığını belirtti.

Gül, ötekileştirmenin bir yönetim tarzı olduğu dönemlerde masum vatandaşların hukuk önünde bazen kıyafetiyle, fikriyle, yaşam tarzıyla suçlandığını, lekelendiğini kaydetti.

"Biz, ülkemizi yeniden o karanlık, ayrıştırıcı, lekeleyici anlayışa döndürmemek için gayretlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz." diyen Gül, amaçlarının, daha geniş özgürlükler, daha güçlü demokrasi ve daha yüksek standartlarda insan hakkı olduğunu aktardı.

"YENİLENMİŞ İDEALLARİMİZİ ADIM ADIM HAYATA GEÇİRİYORUZ"

Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:

"Hepimizin, 83 milyonun beklentisi, kaygıları ve umutları ortaktır. Reformlarımızı, özgür birey, güçlü toplum, 83 milyondan bir kişinin bile kendisini kenarda köşede hissetmediği daha demokratik, daha kalkınmış bir Türkiye için yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Güven veren ve erişilebilir adalet sistemi hedefiyle yenilenmiş ideallerimizi adım adım hayata geçiriyoruz. İnsan haklarının koruması demokratik sistemlerin temelidir. Bu konudaki duyarlılık demokrasinin derinliğinin ölçüsüdür. Varlığı topluma güven veren ne varsa bunları tahkim etmek, yokluğu topluma endişe veren ne varsa bunları da temin etmek temel çabamızdır. Toplumsal barış ve huzuru ortadan kaldıran, tehdit eden ne varsa bunu da ortadan kaldırmak görevimizdir. Hukukun, adaletin ve özgürlüklerin çıtasını hep daha yükseğe taşımanın ödevimiz olduğunun farkındayız."

Ceza Muhakemesi Kanunu'nda 2017'de yapılan düzenlemeyle lekelenmeme hakkının getirildiğini hatırlatan Gül, masumiyet karinesini tamamlayan lekelenmeme hakkının, haksız ve yersiz suç isnatlarına, amaç dışı takibatlara karşı kişilerin onur ve saygınlığının korunmasını içerdiğini anlattı.

Abdulhamit Gül, soyut, dayanaksız ya da konusu suç oluşturmayan ihbar ve şikayetlerin lekelenmeme hakkı kapsamında ayıklandığını, soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini bildirdi.

Haksız, yersiz biçimde kişilere şüpheli sıfatı verilmesinin, gereksiz biçimde soruşturma işlemlerine muhatap olunmasının önüne geçildiğini belirten Gül, şöyle konuştu:

"Artık her ihbar için soruşturma başlatılmıyor, asılsız bir ihbar karşısında vatandaşlarımız da şüpheli duruma düşmüyor. 1 Ocak 2020-30 Eylül 2020 arasında 143 bin 726 ihbar yapılmış, bu dosyalardan 99 bin 805'inde soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar yargı mensuplarınca, savcılıklarca verilmiştir. Toplamda baktığımızda, kanunun yürürlüğe girdiği 2017 eylülden bugüne kadar 261 bin 843 kişi hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiş, asılsız ihbarlarla vatandaşımız lekelenmemiştir."

"TEK SÜPER GÜÇ HUKUKTUR, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR"

Yargının da lekelenmemesi gerektiğine işaret eden Gül, vatandaşın adliyenin önünden "bu adliyede hukuku, anayasayı en iyi şekilde uygulayan hakim ve savcılar var" duygusuyla geçmesinin önemli olduğunu dile getirdi.

Bakan Gül, yargının da lekelenmemesi için yargı mensuplarının, soruşturmadan kovuşturmaya kadar her aşamada milletin beklediği adalet duygusunu tesis etme sorumluluğu bulunduğuna dikkati çekti.

Geçmiş dönemlerde sanıktan delile giden uygulamaların, kumpas davalarının, asılsız ihbarların yaşandığını anlatan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bu yöntemleriyle de mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.

Adalet Bakanı Gül, şunları kaydetti:

"Türkiye'de yargı mensupları kararlarıyla konuşur. Yargı, ihtilafları bitiren, sona erdiren hakem kurumdur, 'Adalet tecelli etti, yerini buldu' dedirtecek kararları gerekçeleriyle ortaya koymalıdır. Hakimler ve Savcılar Kurulu hassas davranıyor, bir cümle bile gerekçe yazmamış hakim karar vermişse HSK bunu inceliyor, disiplin anlamında gereğini yapıyor. Milletimizin adalet beklentisini, haklı talebini hiç kimse ihmal edemez. Adil kararın makul sürede verilmesi hepimizin ortak beklentisidir. Verilen kararın hukuki gerekçeleri de tarafları ve milletimizi tatmin etmeli, vicdanları rahatlatmalıdır. Milletimizin yargıdan beklentisi de budur. Geçmiş dönem yöntemleriyle, anayasa, vicdan yerine kişiselleştirilerek, farklı düşüncelerle, özensizlikle asla karar verilemez. Yargı mensubunu bağlayan tek ölçü, anayasadır, vicdandır, hukuktur. Demokraside, hukuk devletinde 'süper mahkeme, süper savcı' yoktur. Tek süper güç hukuktur, hukukun üstünlüğüdür."

FETÖ ile etkin mücadelenin sürdüğünü ifade eden Gül, bu mücadelenin sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Abdulhamit Gül, bu konuda HSK'nin de çalışma yürüttüğünü sözlerine ekledi.

Çalıştaya, Adalet Bakan Yardımcıları, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, yargı mensupları ve akademisyenler katıldı.