Bugün düz bir yazı yazacağım. Hiç öyle sözcük oyunları yapıp yazıyı daha popülist bir hale getirmeyeceğim. Çetrefilli anlam karmaşası yaratma yollarına da sapmayacağım. Sadece düz bir ifade ile şehrimiz Trabzon’daki 3 bina ile ilgili 3 restorasyon değerlendirmesi yapacağım.

Restorasyon “ onarım” anlamına gelir. Daha açarsak, ekonomik ya da kültürel anlamda değer ihtiva eden bir objenin aslına uygun olarak yenilenmesi, günün şartlarına yeniden kazandırılması demektir. Sözcüğün etimolojik kökeni Fransızca “restauration” dan gelir.

Ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili genel müdürlüklerinin gözetiminde yapılan restorasyon çalışmaları her zaman tartışma konusu olmuştur. Üniversitelerin güzel sanatlar kürsüleri konu üzerine çalışmalar yapmış ve konuyu tartışmaya açmıştır. Ancak ilerleyen zaman içinde konuyla ilgili iyileşme yönünde bir arpa boyu bile yol gidilememiştir.



Hemen bir örnek verecek olursak, Trabzon’un Maçka ilçesinde Altındere Vadisi’nde bulunan Karadağ eteklerinde yer alan Sümela Manastırı geride kalan 30 yıl içinde defalarca restorasyona tabi tutulmuş, öyle ki yılan hikâyesi derler bu duruma bürünerek sonuçta, aslına uygun sadelikte ve zindelikte bir yapı ortaya çıkacağına, görgüsüz, rüküş sonradan görme bir yeni zenginin villası görünüme sahip bir paçozluk örneği ortaya çıkmıştır. Bu paçozluğu ve rüküşlüğü bir başka yazımda örnekler vererek, karşılaştırmalar yaparak anlatırım, şimdi konumuza dönelim:

Bu yazımda Restorasyona tabi tutulan şehrimizden üç binayı ele alacağım ve bununu üzerine gustomun ve bilgimin yettiğince değerlendirme yapıp sizinle fikrimi paylaşacağım. Bu binalar;

1- Erdoğdu Bey Camii
2- Ortahisar Kanuni Osmanlı Kültür Evi
3- Trabzon Valilik Binası (Trabzon Kültür Merkezi)


Erdoğdu Bey Camii

Trabzon Valisi Erdoğdu Bey tarafından 1577 yılında Trabzon’un önemli Müslüman mahallelerinden olan Tekfurçayır Mahallesinde oldukça düzlük bir alanda yaptırılmış tarihsel yapıdır.  Cami çok kere onarım geçirmiş ve bu nedenle ilk özelliklerini büyük ölçüde yitirmiştir. En son 1899 yılında büyük bir onarım geçirmiştir. 2000lerin hemen başında son derece yıpranmış bir durumdayken yapılan restorasyon sonucu eski tarihsel özelliklerine kısmen kavuşurken özellikle taş işçiliği ve ön cepheyi oluşturan ahşap işçiliğe ile dikkat çeker duruma getirilmiştir. Mihrap nişinin mukarnaslı bir kavsarası mevcuttur. Minberi sade olup aynen bırakılmıştır. Caminin kitabesinden hangi yıllarda onarım gördüğünü okuyabilmekteyiz. Takriben 15 yıl kadar önce yapılan restorasyonda ön ve ahşap cephelerinde eskitme boya yöntemi ile başarılı diyebileceğimiz bir restorasyon çalışması gerçekleştirilmiştir. Ancak avlu duvarları üzerine monte edilen ferforje demir doğrama uygulaması caminin mimari kimliğine ve dokusuna uygun düşmemiştir. Avlu giriş kapısı ferforje demir doğrama ile yapılmıştır. Oysa ahşap uygulansa aslına daha uygun düşerdi diye düşünmeden edemiyorum.

Ortahisar Kanuni Osmanlı Kültür Evi

Şimdilerde Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı Kültürevi olarak kullanılan bu tarihsel yapı geleneksel Trabzon şehir kültürünü içinde barındıran ve bir Trabzon evidir ve elde kalmış son örneklerdendir.  Trabzon'un antik kenti Ortahisar'ın Pontus surları üzerine yapılmış Trabzon'un kadim Türk evlerinden birisidir. Sanırım Komut ailesine aitti. Tarihi 120 seneden fazla değildir. Zira Antik kent Ortahisar'da 150 yıllık yapı yok. Bu kadim yapı 90'ların başında kamulaştırılmış ve (güya) korumaya alınmıştı.

Tabii ki bu değerlendirmeyi yapmamdaki asıl neden restorasyona tabi tutulmuş bir yapının giriş kısmına eklenen otomatik kepenk türü bu uygulama. Ne kadarda uygun düşmüş yapının tarihsel kimliğine?

Trabzon'un 1989'da seçilen SHP'li belediye başkanı Atay Aktuğ’un zamanında restore edilen bu evlerin ahşap ustası ile tanışmıştım o sıralar. Restorasyon denilen meselede bugün itibarıyla son 40 yılda gördüğüm en elle tutulur en doğru zenaatkârlıktı. O ustanın ismini hatırlamıyorum ancak hatırladığım altmışlı yaşlarda Kayserili iyi bir ahşap ustası olduğu idi. Pencerelerin çerçevelerine, iskeletlerine, kapı kanatlarına, pervazlarına kanaviçe titizliği ile aslına uygun şekil vermiş, yakmış boyamıştı. Ünlü bir ressamın paleti fırçası ne ise bu Kayserili ustanın elindeki keski, fırça, boya o idi! Ondan sonra gelenler bu ustamızın emeğinin üzerine tüy diktiler! Şekil A’da görüldüğü üzere, Arap tarzı yazılmış tabela, feforje demir doğrama tırabzan ve dükkân kepengi, tarihsel yapımızın kimliği üzerinde gerçekten bir bütün oluşturuyorlar!


Trabzon Valilik Binası

Trabzon’un antik kenti Ortahisar’da bulunan eski valilik binasının geçirdiği bir yangın sonucu kullanılamaz hale gelmesi üzerine 1932 yılında yaptırılan ve 1986 yılına kadar Trabzon Valiliği hizmet binası olarak kullanılan bina şu günlerde restore ediliyor. Binada hummalı bir çalışma var.

Enver Hızlan’ın Trabzon Valisi olarak  görev yaptığı  1986 yılında, Trabzon batısında bulunan hipodrom alanı Kabak Meydan’ın doğusundaki uzantısı üzerine yapılan yeni valilik binasına taşınmasının ardından, bir süre boş kalan, daha sonra Devlet Tiyatrosu’na verilmek istenen ancak Devlet Tiyatrosu yetkililerinin ihtiyaca fazla geleceği düşüncesi ile teklifi kabul etmemesi üzerine Trabzon Kültür Merkezi olarak kullanılmaya başlanan bina yeniden Trabzon Valilik binası olarak hazırlanmaktadır.

Restorasyonu üzerine şimdilik bir şey söylemeyeceğim. Görüyorum ki yoğun bir çalışma gerçekleştiriliyor. Önce, kültür merkezi iken içinde yapılan bir takım çalışmalar, sonra adliyeye verilmesi üzerine o ahşap odalarda açılan ve yoğun bir trafik arz eden bürolar binanın dokusuna ciddi ölçüde zarar vermişti.

Umarım elde kalana zarar vermeden yüz akı bir restorasyon ortaya çıkarılır.

Çünkü, restorasyon denildi mi, “yeni bir ‘Sünger Bob’ olayı mı yaşayacağız?” diye yüreğim ağzıma geliyor!