HKP, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Eski Başbakan Tansu Çiller, Eski MİT Özel Harekât Dairesi Başkanı Korkut Eken, Süleyman Soylu’nun kardeşi Sadık Soylu, Eski Başbakan Binali Yıldırım, Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker hakkında suç duyurusunda bulundu.
“SİLAHLI ÖRGÜT KURMA” SUÇLAMASI
HKP avukatları kişilerin, “Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme, üye olma, örgüte yardım etme”, “Kasten Adam Öldürme”, “Uyuşturucu veya uyuşturucu madde imal ve ticareti”, “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma” ve “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlarını işlediklerini iddia ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
HKP avukatları tarafından Başsavcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, “Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adil yargılamanın yapılabilmesi için suç delillerini toplaması, soruşturma başlatması gerekmektedir. Ancak maalesef Cumhuriyetin Savcılar, suç ihbarında bulunan kişinin konumundan, suçlu olup olmamasından bağımsız olarak, yasanın emredici hükmü ile kendilerine yüklenen görevi yerine getirmediklerinden müvekkil parti adına bu suç duyurusunu yapmak kalıyoruz” ifadelerine yer verildi. Dilekçenin devamında, “İddia edilen suç fiillerinin soruşturulmasında büyük kamu yararı vardır” denildi.
“BİNALİ YILDIRIM’IN TEK AMACI SUÇU ÖRTBAS ETMEKTİR”
Binali Yıldırım’ın, “Oğlum Venezuela’ya test kiti ve maske dağıtmaya gitti” sözleri hatırlatılan dilekçede, “Zira Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Venezuela’da Covid vaka sayısı 300’dür. Ülkemizde ise 40.000 civarındadır. Yani Venezuela’nın ne bizden gidecek maskeye ne de test kitine ihtiyacı vardır. Bu gerçeğe aykırı beyanın söylenmesinin tek amacı suçu örtbas etmektedir. Ayrıca Erkam Yıldırım’ın ne siyasi ne de bürokratik unvanı yoktur. Venezuela devletine yardım götürme yetkisine sahip değildir. Kaldı ki her iki devletin kayıtlarında da böyle bir yardım ziyareti gerçekleştiğine dair kanıt bulunamamıştır” denildi. Uyuşturucu Ticareti organizasyonunda Binali Yıldırım’ın da ayağı olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılması talep edildi.
“ŞÜPHELİLER HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARTILMALI”
Dilekçede Bodrum’daki uyuşturucu ticareti iddiasıyla ilgili, “Derhal Bodrum Yalıkavak Marina’da çalışan personeller dâhil herkesin gözaltına alınması, Mehmet Ağar’ın yakalanarak hakkındaki iddiaların araştırılması gerekmektedir” denildi. Dilekçede Uğur Mumcu ve faali meçhul cinayetlerle ilgili, “Tüm bu iddialar yıllardır çözülemeyen faili meçhul cinayetleri aydınlatabilecek iddialardır. Derhal araştırılması ve şüpheliler ile ilgili yakalama kararı çıkartılması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi. KKTC uyruklu Kutlu Adalı cinayeti ve faili meçhul cinayetlerin arkasında Mehmet Ağar, Korkut Eken ve Tansu Çiller’in olduğu iddia edildi.
Dilekçede, “Suç fillerinin tamamından şüpheli Tayyip Erdoğan ve İçleri Bakanı’nın bilgilerinin olmaması yaşamın olağan akışına aykırıdır. MİT ile Devletin Emniyet ve Jandarma İstihbarat birimleri tarafından bütün bu faaliyetlerin bilgisinin idari mekanizmanın en tepesindeki bu kişileri iletilmemiş mümkün değildir. Ama bu şüpheliler siyasi rant uğruna bu organize suç örgütleriyle iş tutmuşlardır” ifadelerine yer verildi.
“MAFYADAN HER AY 10 BİN DOLAR MAAŞ ALAN SOYLU’DAN SORULSUN”
Dilekçenin devamında Sedat Peker’le seçim döneminde işbirliği yapıldığına, oy toplamak için mitingler yaptırıldığına, koruma polisleri temin edildiğine, yurtdışına çıkmasına onay verildiğine ve suç faillerinin kaçmasına göz yumulduğuna vurgu yapıldı. HaberTürk’te gazetecilerin Süleyman Soylu’ya “Her ay 10 bin dolar maaş alan kimdir?” sorusuna “Savcılara vereceğim bu ismi” sözleri hatırlatılan dilekçede, “Buyurun o zaman mafyadan her ay 10 bin dolar maaş alan AKP milletvekilinin kim olduğu şüpheli Süleyman Soylu’dan sorulsun. Bu sorunun yanıtına göre ilgili kişinin de soruşturmaya dâhil edilmesi gerekmektedir. Aksi taksi takdirde devletin bakanı suçu ve suçluyu gizlemek suçunu işlemiş olacaktır” denildi. Dilekçede yer alan şüpheli isimler hakkında soruşturma yürütülerek, kamu davası açılması talep edildi.
“CUMHURİYET SAVCISI HAREKETE GEÇMİYOR”
Suç duyurusunun ardından HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak İzmir Adliyesi önünde açıklama yaptı.
Çolak şu ifadelere yer verdi: “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160’ncı maddesi çok açıktır. Savcıların görev ve yetkilerini düzenler bu madde. Bu maddeye göre, herhangi bir yolla suç işlendiği izlenimini alan Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçip, delil toplaması, soruşturma başlatması, ilgililerin yargılanmaları içinde dava açmaları gerekmektedir. Bir aya yakın zamandır bu suç duyurularıyla, itiraflarıyla ilgili Ülkede hiçbir Cumhuriyet Savcısı harekete geçmiyor. Kendiliğinden yapmaları gereken davranışları onlara biz hatırlatıyoruz. Daha önce Mehmet Ağar’ın oğlunun Elazığ’da yerel bir gazete muhabiri Yeldana Kaharman’a tecavüz ederek öldürmesiyle ilgili itirafları vardı. Onunla ilgili de suç duyurusunda bulunduk. Şimdiye kadar bir soruşturma başlatıldığı bilgisi bize gelmedi. Şimdide bu suç duyurusunda bulunuyoruz. Buradan bir kez daha söylüyoruz, Cumhuriyet’in Savcıları bu iş için görevliler, maaşlarını bu görev için almaktalar. Dolayısıyla görevini yapmayan Cumhuriyet Savcısı suç işlemektedir. Kendilerini bir kez daha uyarıyoruz. Siyaset makamından, yürütmeden talimat beklenerek yargı mekanizması çalıştırılmaz. Ülkede erkler ayrılığı tamamen ortadan kaldırıldığı için, hukuk sistemi AKP’nin hukuk bürolarına döndürüldüğü için gözümüzün önünde sanki bir mafya dizisi izler gibi milyonların önünde ortaya çıkan suçlarda savcıların hareketsiz kalması çok vahim bir durumdur. Ülkenin gelmiş olduğu içler acısı durumun göstergesidir. Halkın Kurtuluş Partisi bu sürece müdahale etmektedir. Bundan sonrada edecektir.”